7 Yazıcı
Hacivad (şarkı söyleyerek perdeye gelir).
Sözü canlar bağışlar bir bizim cananımız vardır,
Yüzü hurşide benzer bir meh-i tabanımız vardır.
Elin koy sine-yi billura rahm et, aşığım zira
Beyaz üzre yazılmış elde bir fermanımız vardır.
Ömrüm, yalel, canım, yalel, bizim cananımız vardır.
Hay Haki
H (perde gazelini okur).
Şem’-i bahtim gösterir bir zill-i cazib perdede,
Seyr eden görsün hayalât-i acayib perdede.
Hazret-i Şeyh Şüşterinin sanatin göstermeğe
Meş’ala olmuş firuzan pek münasib perdede.
Fehm olur dikkat ile baksak vücud-i kâinat,
Sanma arifsen eğer resm-i mela’ib perdede.
İbret almak isteyen gelmiş temaşa eylesün,
Runümadır bibeka dünya-yi kâzib perdede.
Geçdi, ey Hüsnü, şebabet vakti manend-i hayal,
Şem’a söndü, zill-i tasvir oldu gayib perdede.
(Teganniye başlar.)
Yâr, bana bir eğlence! Yâr bana bir eğlence!
Aşığa tanetmek olmaz müptelâdır neylesün!
Adama mihr u muhabbet bir belâdır neylesün!
(Karagöz perdeye gelir, Hacivad ile kavga ederler, H gider.)
Karagöz Seni gidi alçak, yüksek, orta kat herif seni! Ulan, ne alıp ne
veremiyorsun benden?
H (gelir.) Vay efendim. Karagözüm! Akşam-ı şerifleri hayırlar olsun!
K Sinsileni sansar boğsun! (Hacivada vurur.)
H Bendenize vurmanın veçhi?
K Afiyunu ben yuttum, al, sen de yut benci. (Hacivada vurur.)
H Bendenize vurmadan muradınız?
K Pek ihtiyarladı dadımız.(Hacivada vurur.)
H Bendenize vurmanın esbab-ı mucibesi?
K Bizim ispirin ne esbabı var ne cübbesi.
H Karagöz, böyle sabaha kadar kavga mı edeceğiz?
K Gel bakalım. Hacivadım, görüşelim!
H Eksik olma, Karagözüm, öpüşelim!
K Bayramda öpüşürüz.
H Efendim, eger dinlerseniz, size mufassal bir şey nakledeceğim.
K Saatçi dükkanında fasulya yedireceksin?
H Değil efendim! Yani tuhfaamiz bir nükte!
K Taratorlu kuru köfte mi?
H Hayır efendim! Tekerleme-amiz bir nüktedir!
K Semsiyeci Ahmedin kızına diktirdiğin hırka mı?
H Yok bilader! Sen âdeta benimle istihza ediyorsun!
K Ben seninle, Hacivad. hiç bir zaman istibra etmem!
H Bak, efendim! Bu lâkırdınızdan istihza çıkar.
K Akıllı adam olursa, iki senede eczacı çıkar.
H Canım bilader, size bir şey söyliyecegim!
K Bunu böyle söyle san a!
H Efendim, geçen gün evde otururken hatıra bir şey hutur etti.
K Boza içerken genzine darçın mi gitti?
H Değil efendim! Lâkırdıyı nekadar ters anlıyorsun!
K Ulan, kimin yüzüne havlıyorum?
H Yok bilader! Ben bukadar lâkırdıyı söyliyorum, sen ters anlıyorsun. Vefa
Meydanında beygir mi kişniyor?
K Hayır! Zeyrek Yokuşunda eşek zırlıyor.
H Bende kabahat ki senin gibi kartalkanat herife lâkırdı söyliyorum.
K Şimdi atmaca gibi suratına yapışıyorum!
H Hiç lâkırdı anlamıyorsun.
K Niye anlamam? Pek âlâ anladım.
H Şimdi sana bir sual sorsam, cevap veremezsin.
K Sor bakalım!
H Istanbulda Yahnikapan Sokağı nerededir?
K (düşünüyor). Yahnikapan Sokağı…? Yahnikapan Sokağı…?
H Bilemezsin, hem de bulamazsın.
K Zihnimi karıştırma benim! (Düşünüyor.) Bildim! Dolmayutan Sokağının yanında!
H Hahahay! Dolmayutan Sokağı olur mu?
K Yahnikapan Sokağı olur da Dolmayutan Sokağı olmaz mı?
H O sokağın ismine Yahnikapan Sokağı tesmiye etmişler.
K O sokaktan geçerken ispiri dövmüşler mi?
H Biz gelelim ma nahnu fihimize!
K Biz gelelim mahallede evimize!
H Derken, bilader, can sıkıntısile evden çıkarak ver elini Zeyrek!
K Derken, Hacivad. ver ayağını Unkapanı !
H 0 ne demek?
K Zeyrek elini verirde Unkapanı ayağını vermez mi?
H Zeyreğe vararak bir sükna-yı kebire tesadüf ettim.
K Ondan yana pek eyi etmişsin.
H Negibi?
K Sütninenin oğlu Bekire tasadduk ettiğinden dolayı.
H Hayır efendim! Sükna-yı kebire!
K Şamdancı Münire?
H Değil a canım! Bir büyük haneye tesadüf ettim.
K Eyi, sonra?
H Bu haneden eskidenberi bendenizi tanıdıkları cihetle içeriye aldılar. Bir
kaç tane şarkı gazel söyleterek giderken bir az akça verdiler.
K Ne vardı içinde, Hacivad?
H Nenin?
K O verdikleri bohçada?
H Bohça değil, para verdiler.
K Ona mangiz derler, para demezler.
H Bendenize hitaben: Aman Hacivad Çelebi, yolun bir daha düşerse, yine
buyurun diyerek rica ettiler.
K Senden hazzettiler, öyle mi?
H Evet. Hatta sizleri bile orada vasfettim.
K Ulan! Benim nemi faslediyorsun?
H Sizin için nekregûdur dedim.
K Gugurıgudur mu dedin?
H Değil efendim! Nekremizaçtır dedim.
K Ulan, kimin gözü aç?
H Gözü aç demedim, hoş tabiatlıdır dedim.
K Hoşaf budalası mıdır dedin?
H Benim bir refiğim vardır: Karagöz Bir daha geldiğim vakit birlikte götürürüm diye sizin için söz verdim.
K Oküz mü verdin?
H Şimdi sözün kısası: Zann-ı acizaneme göre sende para yok sanırım.
K „Sanırım" ziyade.
H Parasızsın demek
K Nasıl bildin? Tırıllıktan yana pek fenayım.
H Senin zurnan vardır, değil mi?
K Var.
H Git, evden zurnanı al da gel! Ben de gideyim eve malûmat vereyim.
(Giderler, K. evden zurnasını alır. Hacivad da evine haber verir, gelirler.)
H Vay Karagöz! Zurna!
K Zurna babandır, köpoğlu!
H Bir taksim et!
K Siftahımız yok ki taksim edeyim!
H Neyi taksim edeceksin?
K Aldığımız paraları.
H Zurna ile bir taksim çık!
K Ben Taksime çıkayım, sen de Pangaltıya !
H Kuzum Karagöz, üzme beni! Bir taksim et!
K Baş üstüne! (Karagöz taksim eder, çeribaşının şarkısını
çalar.)
H Hay külhanı! Çeribaşının gelinini çaldın!
K Güveyisini de çalarım.
H Buyurun efendim, gidelim! Çünki gideceğimiz yer mesafe-yi baidedir.
K Hangi defterde kayıttır?
H Gideceğimiz yer uzaktır. Buyurun gidelim!
K Buyurun! (Başlarlar olduğu yerde gider gibi sıçramaca.)
H Vay efendim, ogurlar olsun!
K Vay efendim, oğurlar olsun!
H Karagöz, kime aşinalık ediyorsun?
K Sen kime ediyorsun?
H Ben ahibbadan bir zata.
K Ben de ahmak bir zata. (K oturur). Hacivad, mola!
H Karagözüm, yolu yarıladık; gidelim!
K Şurada bir sivri taş var; bu taşı bir karış ileriye geçemedik. Muttasıl
sıçrıyoruz.
H Kalk, bilader! Hayli mesafe kat’ettik.
K Kılıç Aliden Kadırgaya mi indik?
H Bir kere Fatihta Taşkassabı bulsak
K Vay, Fatihte kör kassapta, orada mı?
H O semti bulsak, yolumuz kolaylaşır.
(Sıçrarlar.) işte, bilader, geldik. Sakın
yukarı bakma! Belki harem bakar, sonra mahcub olurum.
K Ya Harem bakmaz. Salacak bakarsa?
H Başla çalmağa!
K Hacivad, konağı mı soyacağız?
H Değil efendim! Zurna çalmağa başla!
Hanım (içeriden.) Kız, Zerafet!
Arap halayık (içeriden). Buyurun Hanımefendi?
Hanım Baksan a! Kapının önüne iki tane bekçi gelmiş.
K Bak, Hacivad, ne diyorlar?
H Ne diyorlar. Karagöz?
K „Kapının önüne iki tane eşekçi gelmiş" diyorlar. Bari onları yalan çıkart
mamak için sen bir az zırla da sana çuş deyim.
H Haltetmişsin külhanı!
Hanım Kız, bak, gelenler kaç kişidir?
K Hacivad, „Gelenler Silivri kapısında eşekçidir“· diyor.
Hanım. Sefa geldiniz, bekçi babalar!
K Sefa bulduk, malakofi kabalar!
H Karagöz, ne haltediyorsun! Sefada daim olun, efendim!
K Vefada dayım olun, efendim!
Hanım Vefada dayınız mi öldü?
K Hayır, Zeyrekte teyzem öldü.
H Karagöz, yüreğime iniyor! Ne yapıyorsun?
K Şükür, sen ne yapıyorsun?
Hanım Çok oldu mu irtihal-ı darülbaka edeli?
K Evet efendim, bir kaç gün oldu Edirneye gideli.
Hanım Edirnede mi irtihal etti?
K Evet, Edirnede kumar oynadığı için parası bitti.
H Karagöz, nabeca sözlerin lüzumu yok!
Hanım Bekçi babalar, teşrifinizden pek ziyadesile memnun oldum.
H O sizin hüsn-ü nezaketinizdir efendim! Daim olsun, varolsun! Bizier âciz
hakiriz efendim.
K Ulan, âdeta dilenci duası oldu: „Ne verirsin elin ile, o gider senin ile!”
Arap ,,Hal-i nez’imde acırsın’ şarkısını geçer misiniz?
H Karagöz, ne diyor?
K „Halıcıoğlu İskelesinde bir enfiye çeker misiniz" diyor.
H Karagöz, yüzümü yerlere düşürdün, yüzümü yerlere düşürdün!
K Kaldır, kimse basmasın!
Arap Hanımcığını, bekçiler söylesinler bir güzel destan.
H Karagöz, ne istiyorlar?
K „Hanımcığım, ilkbaharda yaptır bana bir mavi fistan,, diyor.
Arap (içeriden gülerek). Hanımcığım, bir şarkı var: „Gel yüzünü seyredip can sevdim seni.“
K „Gel, yüzüğünü kaybettiğin vakit perişan gördüm seni“ diyor.
Arap Ben zurna sesini pek severim bir az yanıkça.
K „Ben tuzlu bademi pek severim bir az yanıkça diyor.
H Karagöz, hepsini sen uyduruyorsun!
K Ne yaparsın, uydura uydura vakit geçiriyoruz!
Arap Eğer onu bilmiyorsan, „Ömrümü vakfettim işte sana.“
H Karagöz, ne diyor?
K „Koltukçu Süleyman Ağa çamaşır sepetini verdi mi sana„ diyor.
Hanım Eyvaz Kâhya!
EyvaZ Laa-b-bâ, hanım!
Hanım Kapının önüne iki tane hırsız gelmiş, geçen akşam da komşunun
evine girmişler, süpürge sapını al da çık!
K Hacivad, al sen benim payımı, ben senden sonra alırım! (Gider.)
Hanım (içeriden). Hacivad Çelebi, kusura bakmayın, az ise de, çoğa tutun!
(Yukarıdan para atar.)
H Allah ömürler versin, efendim, var olsun! (Gider.)
K (içeriden kendi hanesinin kapısını çalar).
Karagözün karısı (içeriden). Kim o, kapıyı çalan?
K (içeriden) Aç, ben geldim!
K.K Aç sen mi geldin? Yani biz tokmuşuz gibi söyliyor!
K Kapıyı aç, kapıyı!
Κ.K İnan olsun, sen böyle boşta gezdiğin için ben sana kapıyı açmam!
K Nasıl edeceğiz?
K.K Kendine bir iş bulmalısın!
K Ben kendime iş bulurum amma, sana da ben hiç bir şey almam.
K.K Oyle bir alırsın ki vızır vızır!
K Senin istediğini almam vızır vızır! — Ben de gider, kendime bir iş bulurum.
(Perdeye gelir.) Ben Hacivada gider söylerim, elbette bana bir iş bulur.
(Hacivadın kapısını çalar, H aşağıya gelir.)
H Ne istersin. Karagöz?
K Aman, Haci Cavcav! Bana karı kapıyı açmadı, kendine bir iş bul diye.
H Doğrudur ya! Sen evin erkeği olacaksın, getirmiş yok götürmüş yok,
çocuklar evde aç bi ilâç!
K Çoktanberi yediğimiz yok kaymaklı güllaç
H Karagöz, bir ip ucu tutmalısın!
K Geçen gün ipin ucunu tuttum, yine salıverdim.
H Zevzekliğin lüzumu yok. Bir işe teşebbüs etmeli!
K Boş yere durmayıp yün mü ditmeli?
H Keşki yapsan! O da san’at.
K Elimden gelir bir şey olsa, yaparım.
H Sen çene kavaflığından başka hiç bir işe yaramazsın.
K Kavaflık yapamam amma, yazıcılık yaparım.
H Aman, deme, Karagöz! Oyle ise: Benim evimin altında bir dükkân var,
sana vereyim de işlet.
K Ya, işlemezse, pehlivan yakısı mı açmalı?
H Haydi Karagöz, gidelim!
K Dükkân uzakta mı?
H Çok uzak değil, üç günde gideriz.
K Oyle ise, ben evden heybemi alayım.
H Karagöz, lâtife ediyorum! Buyurun, gidelim! (Dükkânı gösterir.)
İşte Karagözüm, dükkân. Bu dört yol ağzı gayet işlek.
K Pek âlâ. Aylık ne vereceğiz?
H Ben senden çok istemem. Aydan aya beş yüz kuruş ver!
K Sen bana aydan aya burayı beklemek için yüz kuruş ver!
H Senden evvel burada oturanlar altı yüz kuruşa oturuyordu.
K Hacivad, ortak olsak, daha eyi değil mi?
H O da âlâ; nisfil-li, nisfil-lek
K „Velev kâne dümbelek.
H Dükkânın aylığım çıkarırız; paranın yarısı senin, yarısı benim.
K Olur olur! Bak, ben sana para gösterirsem almamazlık etme!
H Ben gidiyorum sana müşteri göndermeğe. (H . gider.)
K Dur bakalım, çoktanberi yazı yazdığım yok; yazabilecek miyim? Kendi
ismimi yazayım ! Kaf sün: Ka! Re sün: re! ,,Fare!“ Ulan! Aceleyle
kafin bir noktasını unuttuk, „Fare“ oldu! Kaf sün: Ka! Re sün; ra!
„Kara!” Kef zey! ötrü: göz! „Karagöz!" İsmimi yazdım; başka bir
şey yazayım! „Benim nazlı efendiciğim!" Yanlış yazmışız:
„Edirne kapısında enfiyeciyim!’’ Ulan, ne kalın kafalı herifim!
(Şarkı ile iki Zenne gelir.)
Hanım Kız, Nazikter!
Halayık Buyurun Hanımefendi!
Han Biz mektup yazdıracaktık!
Hal Efendim!
Han Bu tarafta yazıcı var mı acaba?
K Hanımlar galiba kör olmalı, beni görmüyorlar.
Han Kız, baksana, burada birisi var!
Hal Evet efendim, demindenberi bizim yüzümüze çıldır çıldır baakıyor.
K Ne tuhaf konuşuyor! „Hanım çılbır yerken benim başıma kakıyor" diyor.
Han Baksanız a efendim! Siz yazıcı mısınız?
K Önümdeki aletlerimi görmüyor musunuz: hokka, kalem, kâğıt?
Hal Aman, ne tuhaf adam! Her kese sakalbaşı daatıyor!
HanBize bir mektup yazacaksınız.
K Bir mektup değil, kaç mektup isterseniz yazarım. Para ile değil mi?
Han Döşemesini döşe!
K Evvelâ orta kat mı döşenecek, yoksa üst kat mı?
Hal Budala herif! Yorgancı kalfası mısın yoksa yazıcı mı?
Han Yazın efendim: ,,Goncedehanım!“
K „Pencerede hanım !”
Hal Nasıl hanım, ne pencerede?
K Konaktan bakıyor.
Han Canım, dogri yazsan a!
Hal „Goncedehanım , tende canım, muhabbetli sultanım!“
K (yazar). Yazdım.
Han „Tarik-i muhabbette kaide bu mudur? Evvelâ iltifat edip sonra yüz
çevirmek?”
K (yazar). Yazdım.
Han „Kalemi aldım elime, yare name yazmağa.
K „Kırpıntı aldım elime, başladım çukur kazmağa.“
Han „Kalemim yandı kül oldu, kâğıdım kan ağladı.”
K „Bizim çeribaşı bir çok süpürge bağladı.“
Han „Bahçeden bir gül kopardım yâre peşkeş sunmağa,
K „Bahçedeki havuza girdim, sırtım başladı donmağa.
Han „Gülleri yandı döküldü, goncesi kan ağladı.
K „Külleri bütün savruldu, amcası kan ağladı.
Han Herif, budala mısın? Ağzına ne gelirse yazıyorsun!
K Efendim, size yardım ediyorum, mektup çabuk bitsin diye.
Han Hanımciğiim, bu herif çıldırmıış!
K Ben çılbır yemem.
Han Ard tarafını ben söylieim de sen yaz!
K Oyle ise, iki sene bitmez! Buyurun bakalım!
Han „Canım, ne için aalarsın, ciyaaciimi daalarsın?
K „Kalemi aldım elime, aslâ lakırdı gelmez dilime. Sizin kalfa lâkırdıya
karışırsa, boş kâğıdı alır gidersin evine.
Han Karagöz, niçin yazmıyorsun?
K Kalfanın söylediği sözleri imlâ kabul etmez. Ben yazamam, ayıp değil ya!
Han Ben söyleyeyim, sen yaz!
K Buyurun bakalım!
Han „Gönül gülzar-ı kû-yu yarden [her dem] mekân saklar.
K „Bizim kan kışa evde kurumuş patlıcan saklar.
Han „Kafeste bülbül elbet arzu-yu aşiyan saklar.
K „Fasulye yahnisi için dizi dizi soğan saklar
Han „Ne bahs-ı kevser u ne arzu-yu ab-ı Hızr eyler…
K „Etin lüp yerlerini ben yoğiken lüpletir amma,
Han „ 0 kim ümid-i lâlin sinede manend-i can saklar.
K „Kuru bamya pişirirse, bana da bir sahan saklar.
Han ,,Şemim-i kâkülün beyhude hıfzeyler saba sanma!
K „Sucuğu peyniri sıçan aşırmasın diye her gün…
Han „Meşamm-ı ahuvan-ı deşt-i Çine armağan saklar.”
K „Dolabın arkasına iki yaylı bir kapan saklar.“
Han „Sual itme, ne hacet, gülşen-i ruyunda halinden !“
K „Hacivad belki misafir gelir diye bizim karı ..
Han „O gülruh bağ-ı hüsnünde Habeşten bağban saklar .
K „İki kutu kepekle bir kutu âlâ saman saklar.”
Han Oku bakalım!
K (yazdığım okur).
Bizim karı kışa evde kurumuş patlıcan saklar,
Fasulye yahnisi için dizi dizi soğan saklar.
Etin lüp yerlerini ben yogiken lübletir amma,
Kuru bamya pişirirse banada bir sahan saklar.
Sucuğu peyniri sıçan aşırmasın diye her gün
Dolabın arkasına iki yaylı bir kapan saklar.
Hacivad belki misafir gelir diye bizim karı
İki kutu kepekle bir kutu âlâ saman saklar.
Han Seni beşaret, seni! Ben de seni adam zannettim de yazı yazdırdım!
Ben ne söyledim, sen ne yazdın! — Haydi kız, gidelim! (Zenneler gider.)
(Şarkı İle Frenk gelir.)
Frenk Kalispera kiriye!
K Akşam sabah götümü ye!
Frenk Aksamim hayir olsun!
K Kel kafana martılar konsun!
Frenk Ben buraya geldim geldim amma ne itsun?
K Onu ben ne bileyim ne için geldiğini?
Frenk Ena gramatikoz etelo.
K „Var mı etyemeği lezzetli?“ diyor. Ulan, etin yüzünü gören var mı?
H (içeriden). Karagöz, „bir yazıcı isterim’’ diyor.
K Ben yazıcı, sinyor.
Fr Puni harti?
K „Koskoca martı“ diyor.
H „Hani kâğıdın ? diyor.
K İşte, sinyor Sıkıntı!
Fr Bravo, bravo! Puni kondili?
K Ben kırmadım, sinyor, kandili.
H Kalem soruyor.
K İşte kalem.
Fr Puni melani?
K „Gördün mü yılanı ?“ Görmedim yılanı.
H „Hani mürekkebin ?“ diyor.
K İşte, sinyor!
Fr Bravo! Grapsi!
K Eyi hamsi, amma, yok.
H „Yaz!" diyor, başla yazmağa!
Fr Yaz, yaz!
K Kış, kış!
Fr Yazadsayim!
K Yazın çayır eyi olur.
Fr Ne bre yazin tsayir? Benim var Sakızda bir ortak
K Pek âlâ! Senin ortağına yazacağız, değil mi?
Fr O bravo, bravo!
K Ortağına ne yazacağız?
Fr Ben söylerim, sen yaz!
K Peki, söyle!
Fr ,,Saki-i-z adalarindan-dan-dan.“
K Sinyor, bu imlâya gelmez!
Fr Yaz bre!
K Yazalım: „Sakiz……“
Fr Değil bre! (Makam ile söyler.) „Saki……. iz …
K „ …gibi kaymaklı!”
Fr Değil bre, esek adam!
K Ağzını topla, sinyor, dayak geliyor.
Fr Ayak geliyor, yerim patsa.
K Senin bildiğin koyun ayağı değil, sopa sopa!
Fr Ne bre? Sustum, sopa!
K Sus demiyorum. Değnek, değnek!
Fr O bre, inek, inek!
K inek baban!
Fr (makam ile). „ · · · adalarından-dan-dan-dan.“
K (makam ile). „…adalarından-dan-dan-dan.”
Fr „Var benim orada bir ortak“
K „Var benim orada bir oturak”
Fr Ne bre? Oturak değil, ortak!
K „Var benim orada bir ortak“
Fr O bravo, bravo! „Adi Tselebi Mano-lo-lo-lo-lo-lo-laki.”
K „Çelebi Mano-lo-lo-lo-lo-lolaki“.
Fr Bravo! „Tselebi Dimitraki.”
K „Çelebi Dimitraki.“
Fr „Tselebi Kostaki.”
K „Çelebi Kostaki.“
Fr „Tselebi Manolaki, Tselebi Tselebi Dimitraki, Tselebi Kostaki, Tselebi
Hristaki.”
K Ulan, nefes al! Hepsi birden yazılmaz (K yazar.) Yazdım.
Fr „Simdi var orada bir boyuk bahtse.“
K „Şimdi var orada bir büyük bahçe.”
Fr „Bahtsenin itsinde var boyuk bir kapu.“
K Sen de git, sinyor, otelde uyku uyu!
Fr „Kuyuda var bir dolap.”
K „Kuyuda var bir dolap.“
Fr „Dolap böyle yapar (makam ile): Ng-ng-ng.”
K (da yapar). ,,Ng-ng-ng.”
Fr „Böyle böyle dsanin tsikadsak!“
K Senin canın çıksın, köpoğlu!
Fr „Yapadsaksin simdi o bahtse itsinde bir ev.”
K „Yapacaksın şimdi o bahçe içinde bir ev.“
Fr Kats oda yapalım evde?
K Sen bilirsin, sinyor!
Fr „Yapalım kirk oda!”
K „Yapalım kırk oda!“
Fr „Simdi oda yaptık Kirk tane kenef.”
K „Şimdi oda yaptık Kırk tane kenef.“
Fr Ne bre, tsok bre, tsok! Yala otuz tanesi!
K Otuz tane kenefi yalayamam!
Fr Yala bre!
K (taklid ile yalar). Yaladım sinyor, on tane kaldı.
Fr O bravo! „Simdi var orada bahtsede bir iskilo.“
K „Var orada bahçede bir eşekli!“
H Ne bre esekli? „Kopek, kopek!”
K Bahçeyi beklesin diye, öyle mi? „Bahçede bir köpek“ söyle, köpekoglu köpek!
Fr „Simdi yaparım kopek (taklid ile): Hav hav hav!“
K „Şimdi yaparım köpek: Hav hav hav!“
Fr Ne bre? „Ust, ust!“
K Dayağın meyanesi gelir, sinyor Sıkıntı!
Fr Simdi böyle yapadsağim: ,,Na-na-na-na katsi kato ‘’
K Ben de mi yapacağım?
Fr Evet, sen de yapadsaksin.
K (da yapar). „Na-na-na-na kaçi kato!“
Fr ,,Na siko pano!“
K „Na siko pano, kaçi kato!“ (Bir kaç defa yaparlar, Frenk para vermeden kaçar.)
Vay! Köpoğlu kaçtı! Söz, mektup yazdık! — Etli peynirli yazıcı verelim!
(Himmet gelir, gazel söyler.)
Istakratoza bak, hele Himmet, gımırayu.
Tapşingud çalub elile, götüyle gımırayu.
Bakdındı ya sen? Ben dinelürken dam önünde
Almış elüne yir de geçerdi Valu dayu .
Gordundu ya sen? Dün gice ayan ziyafatta
Gongucla’ gabıklı pilavı amma yudayu.
Küplasduyı, ak cinnüyü at, gayrı doguzlan!‘
Deniz piresü heç yenü mü? Hay goca ayu!
Bülmen püre mü, girbuğu mu, cin müdü, Galub?
Istakratoza bak, hele, Himmet, gımırayu.
Türk : Dah durucuk, dah durucuk, geldi gondu bir serçecuk
Civucuk civucuk, halıma haldaş, yoluma yoldaş,
Bir baba dostu olsa da azacuk mezeleşsek
K Ulan, bu kim? Su terazisi gibi bir herif! Şuna aşinalık edeyim! Hoş geldin, gözüm!
T Gozun çıgsun!
K Behey ciğerim!
T Ciğerini gopağler yisün!
K Behey canım!
T Canın çıgsun!
K Behey ayı!
T Merhaba dayu!
K Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?
T Ulan, sen sorgucu musun?
K Sorgucu değilim.
T Nene gerek? Nereden gelürsem gelürün.
K Yani memleketten mi geliyorsun?
T Melmeketten taze geldüm.
K Dumanı üstünde bardak eriği. Bu tarafta ne işin var?
T Cızukdurucu isterün.
K Ne yapacaksın cızukdurucuyu?
T Kefat gondurucıyon.
K Mektup mu göndereceksin?
T Ulan, nektup değil, kefat!
K Ben cızukdurucuyum.
T Aman buba, bana cızuktur!
K Sen söyle, ben cızukturayım!
T Hani ak yaylâ?
K Ak yaylâ nedir?
Hacivad (içeriden). Karagöz, kâğıdı soruyor. Kâğıdı göster!
K (kâğıdı gösterir), işte ak yaylâ!
T Hani öwendire?
H (içeriden). Karagöz, kalemi göster!
K işte ögendire!
T Hani katran çömleği?
K Dehey meret! — Hacivad, katran çömleğini soruyor.
H Mürekkep hokkasını soruyor.
K işte katran çömleği!
T Başla cızukturmıya!: „Herefatlû, zerefatlû, mehremetlû, emmim oğlu
Ircep!e “ Paraları yedü mü acep?
K (yazar). Yazdım.
T „Sana mahsus selam ıderün, gatır-ı aliyelerini sıtmalü gatır iderün. “
K Yazdım.
T „Istangulda guruş gırayün de Gastamunüye giderün, Gezban giz ile
derneğimüzü iderün.“
K Yazdım.
T „Gözümün ışuğu, agzımun gaşugu, goynumun bulaşugu, kendümün âşugu,
benim canım, benim gözüm, yalabuk Gezbamm!“
K Yazdım.
T Sana mahsus selam iderün, gatır-ı aliyelerini sıtmalı gatır ederün. Eger
benden sorgu suval olunursa, gica gündüz dunugun gablımdesinn.“
K Yazdım.
T „Melmekette bulunan gonşulara, Esse oğlu Musaya, bizim Sakallı
Köseye, Uyuz Aliye, Kel Veliye, Barut Haşana. Çakmak Memiişe, yen
gem Anüşe, bizim Zırdeliye Gebeşe,
K Yazdım.
T „Osuruklû Keleşe, aksakallılara, goca fahuya, bizim gizire, gokdan selam
iderün, gatır-ı aliyelerini sıtmalı gatır iderün. Melmeketten gelen hem
şehriler hepüsü yerleşdü.“
K Yazdım.
T „Pahçegapuda Cinsiken Oğlu börekçü oldu. Ammisü de Odungapusunda eşekçülük ideyu.
Heç sormayün! Bizim Çopur Oglanü ganşakluktanm baş alamaz, gica gündüz ak cinnü gizil cinnüyü” yudayu.“
K Yazdım.
T „Bizim ibiş Gandillünün pazar gayuğunda kürekçü, Dümbüldün oğlu
Çafçaflu çarşunun berü yanunda bekçülük ideyu“.
K Yazdım.
T „Gardaşu körpü başunda tükkan açtu, yemekçü, Küçük Oğlan Şeytan
aguntusunda Tuloglu yedekçülük ideyu’‘.
K Yazdım.
T „Bizim Kel Oğlan da zıbıkhr efendüsünün yamaçünden çıkup öz bir gançuğa garmuş” . Bu tarafta bulunan hemşehriler melmekettekilere gokdan
selam iderler, gatır-ı aliyelerini sıtmalı gatır iderler“.
K Yazdım.
T imza: „Gastamunüde Kel Ircebin oğlu Eşeksi..n Himmet“.
K Yazdım. — Vay gidi elkap vayl
T Al bakalım, buba, sana beş guruş!
K Ulan, eksik olma! Eyi bereket versin! (Türk gider.)
(Şarkı ile Laz gelir.)
Kak, gidelim dağlara, kestane toplamağa!
Meram kestane değil, kızlarla oynamağa.
Tüfengimin demiri nal para dır nal para,
Ben kızlarla oynarsam, derler bana zampara.
Gemi gelir Yemenden, gözükmüyor dumandan,
Al yanak, kiraz dudak, her gün gelir hamamdan.
Kak, gidelim sazlara, yem verelim kazlara,
Meram kazlara değil, sarılalım kızlara.
Şu karşı dağın kurdu geldi karşıma durdu,
Kabahatim yok yere bana bir tokat vurdu.
Çarşıdan aldık döşek, senin ağzın pek gevşek
Ahırdan niye kaçtın, yularsız koca eşek!
Laz Merhaba, paba!
K Merhaba, sakallı kaba!
L Nasulsun? Eyu musun, hoş musun? Akşamdan peru sarhoş musun? Dolu
musun, poş musun? Yaş musun, kuru musun?
K Ulan, nekadar lâkırdı!
L Hayvan koklaşa koklaşa, insan söyleşe söyleşe. Pir pen söyliyeyum, pir sen
söyle! Pir pen söyliyeyum sen dinle, pir sen söyle pen dinliyeyum!
K Bana nöbet gelmedi söyliyeyim!
L Puradan kaktukh, gittukh Trabzana. Pir gemi fundukh aldukh. pir gemi
pakhur aldukh. Trabzandan açulur açulmaz..
K Babaya mı oturdunuz?
L Aldu pizi pir furtuna, aldu pizi pir furtuna. Gemi paşladu sallanmağa,
sallandukça sallandu, sallandukça sallandu.
K Kolan mı vurdunuz?
L Gemi karaya oturdu, pakhurlar denizin dibine gittu, fundukhlar denizin
yüzüna çıkhdu, pir aksakallu fundukh pana dilinu çıkarmuş güler, pana
dilinu çikarmuş [güler]. Mal dediğun fundukhdur,mal dedigun fundukhdur!
K Sen böyle nereden gelip nereye gidiyorsun?
L Memleketten geldum, memlekete mektup gönderecum.
K Yazıcı mı istiyorsun?
L Evet, yazıcı isterum.
KBen yazıcıyım.
L Oyle ise, yaz pakalum!
K Yazayım!
L „Penim canım, penim gözum!“
K „Benim canım, benim gözüm !“
L „Nerede kaldı kulak tozum?“
K (K gösterir). Kulak tozun burada!
L Canum, sen yaz!
K Yazdım.
L „Hem arsuzum, hem yüzsüzüm.
K Senin suratından belli arsız yüzsüz oludugun!
L Yaz, paba!
K Yazıyorum. „Hem arsızım, hem yüzsüzüm.
L „Memişin oğlu Mustafa’‘
K „Memişin oğlu Mustafa’‘.
L„Gel, pizim evde eski yama!“
K „Gel, bizim evde eski yama!
L „Niçün gelmezsin ahşam dâma?
K Baban gelsin dâma! Ulan, ben öküz müyüm?
L Pabacıgum, sana sözüm yok! Penum söylediğum sözler memlekettekilere!
K O başka!
L „Gordun mu pizim hemşehri Çakuru?
K „Gördün mü bizim hemşehri Çakuru?
L „Ortağımın arkadaşı Takoru…“
K „Ortağımın arkadaşı Takoru…
L „Goturdu pizim üçyüz okka pakhoru.
K „Götürdü bizim üçyüz okka bakırı.
L „Memlekette var penim pir çok işlerim
K „Memlekette var benim bir çok işlerim.
L „Hayvan gibi, kızarsam, kişnerim.
K „Hayvan gibi, kızarsam, kişnerim.
L „Şimdi seni pelimdeki kama ile şişlerim.
K Ulan, kavga mı edeceğiz?
L Değil pabacıgum, sen yaz!
K „Şimdi seni belimdeki kama ile şişlerim.
L imza: „Trabzanda pabalık, ağzı kalabalık, paşında koca yağlık Çopur
Memiş
K imza: „Trabzanda babalık, ağzı kalabalık, başında koca yağlık, Çopur
Memiş
L Al, pabacığım, sana on tane kuruş! (Laz gider.)
(Şarkı ile Tiryaki gelir.)
Fesleğen ektim, gül bitti
T Güzel tesadüf! Bak, buraya aktar dükkânı küşad olmuş! Çarşı-yı Mısra
kadar ihtiyar-ı azimet külfetinden halâs oldum.
K Bu da kim? „Aktar dükkânı kebab olmuş, Çarşı-yı Mısırda ihtiyar halımla
köfte yemekten halâs oldum diyor!
T Ayol! İhtiyarlık garip şey! Yanlış görmüşüm! Kıptinin biri çerge kurmuş,
lâkin yanında dişisi yok! Önünde de bir şeyler var, galiba maşa yapıyor.
K Ulan, hep antikalar buraya geliyor! Marazanın meyanesi gelmeğe başladı.
T Yahu! Sen burada haymenişin misin?
K Evet, bendeniz kara meşinim! Yerli köselesini de şimdi suratına yapış
tıracağım!
T Görür müsünüz bir kere kıpti-yi haneberduşu?
K İhtiyar, ağzını topla, sonra afyonu suratına sıvayacağım!
T Canım! Ne hiddet ediyorsun? Esnaf kısmının başı yumuşak olmalı!
Sağlamca sacayağın varsa ver!
K Ay, şimdi anladım! Herif beni maşacı sandı! Baba, sacayak yok amma,
şimdi ısmarlama maşa ile kuyruğundan tutup Tiryaki çarşısına kadar
fırlatacağım!
T Ha, sahih! Ahengere benzemiyor amma, halinden bir şey de anlaşılmaz.
Mademki demirci değilsin, burada ne iş yapıyorsun, köylü dayı?
K Herifin beni görmeğe vakti yok ki! Baba, burada yazıcıyım.
T Nasıl? Yazıcı mı? Hiç bu kıyafette yazıcı görmedim. Tuhaf şey!
K Beğenemedin mi, musalla mütevellisi! Senin ettiğin elverdi! Yazıcı nasıl
olur?
T Zevkime zehebe Senin yazıcı dediğin nutku zarif nüktedan olur! Sen
ise, kaba saba odun yarması gibi bir herifsin!
K İhtiyar, belâya gireceğiz! Hediye mi geldin?
T Bu âlemde doğru söyliyeni dokuz köyden kovarlar. Mademki umur-u
tahririye ile meşgulsun, fenn-i inşaya vukufun var mı?
K Evet, Fenerdeki Nişana borcum var.
T Kah kah kah! Gördün mü zevki? Ne hal ise, öte beri almak için yarın
Mısırçarşısına gideceğim, dükkâna müteallik öte beri alacağım, unutmamak için isimlerini yazdırmak isterim. Ben söyleyeyim, sen yaz!
K Yazayım!
T Yaz bakalım! „Yirmi dirhem sinameki.”
K „Sülüklüdeki sinek Ahmedi ‘’.
T Değil a canım! „Yirmi dirhem sinameki
K Yazdım.
T „Kırk dirhem havlıcan’‘.
K „Kırk kere havlıyacağım.
T „Elli dirhem tarçın, kırk dirhem karanfil’‘
K „Elli tane narcin , kırk saksı karanfil. ‘’
T „Telli mürdesenk, kasnı.“
K „Akşamdan sonra Hicaz faslı.“
T „Zar bozan zor bozan .
K „Zar bozan zor bozan.“
T „Iksir-i hassa.“
K „Kamışlı pırasa’‘
T „Çöp çini, sarı sabır.’‘
K „Çöpçünün oğlu sarı Sabri.’‘
T ,,Mülk-ü sefa sefa-yı mülk .’‘
K ,,Mülk-ü sefa sefa-yı mülk .’‘
T „Yirmi dirhem diyaridon.“
K „Yirmi tane hilâli don“.
T Baksana, yazıcıbaşı, bunların hepisi kaç kalemden ibaret ?
K Gördün mü yediği haltı? Ben rakam bilmem, okumam yazmam yok. Ben
sualine nasıl cevap vereceğim?
T Söyle bakalım, yazıcı, kaç kalemden ibaret?
K Ben buna bir katakofti söylerim. — Yirmi kalemden ibaret.
T Ver kâğıdı, ver! (K kafiıdı büker verir.) Eksik olma, yazıcıbaşı! Al bu beş kuruşu!
K Eksik olma! (Tiryaki gider.)
( Türkü ile Çingene gelir.)
Çeribaşının gelini pek ince sarmış belini.
Bu gün bana neler etti boynuma atıp elini!
Hoplayın kızlar, hoplayın!
Şalvarınızı toplayın!
Mangiz nanay, çingal nanay,
Yavrum, şinanay!
Çeribaşının güveyi pek sıkça dokur eleği.
Sabah yapar, akşam satar isgara, maşa, küreği.
Hoplayın kızlar, hoplayın!
Şalvarınızı toplayın!
Mangiz nanay, çingal nanay,
Yavrum, şinanay!
Obamız dağdan geliyor, yârim beraber geliyor.
Başına gelincik takmış, ortada göbek atıyor!
Hoplayın kızlar, hoplayın!
Şalvarınızı toplayın!
Mangiz nanay, çingal nanay,
Yavrum, şinanay!
Çing Sos kerosa!
K Hacivad, gel tercümanlık et, bak, bu ne söyliyor?
H Karagöz, selâm veriyor. Sen de ,,sos“ de ,,kerasa“ de!
K Eski çingenesin! Nasıl anlıyorsun, bak, bunun lisanından!
Çing Aaciim! Nasılsın, ii misin?
K Eyiyim, sen de eyi misin?
Çing Şok şükür, iiyim, aaciim!
K Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Çing Bir yazıcı arıorim. Maktup yazdıracaam, maktup!
K Ben yazıcıyım. Görmüyor musun hokka, kalemi, kadı?
Çing Aman aaciim, yaz!
K Söyle, yazalım bakalım!
Çing „Màriemàtlû,* insaniâtlû, müryüvatlûb efendim !“
K Yazdım.
Çing „Sancı ailelerinize obalarımız kadar selâm !“
K Yazdım.
Çing „Çingallarımız kadar duvar olunduktan sonra o güzel nazik hatırları
niza istifrağ ederim.’‘
K Yazdım.
Çing „Heman edvie-i hayrieniz ile meşgulüm.
K Yazdım.
Çing „Hasvet-i iştihvakınızla coşkunum.’‘
K Yazdım.
Çing „Mangizsizlikten yana, aaciim, pek şaşkınım.’‘
K Yazdım.
Çing „Benim màriemàtlû efendi, daima aynalı olun!“
K Yazdım.
Çing „Senelerce Salıpazarında durun ! ‘’
K Yazdım.
Çing „Zobu oğlu, senin kulun, eğer tarafımdan sulu hıyar buyurulursa:
Örsün üstünda çelik / iki cebim delik / ujlan sana bir metalik!”
K Yazdım.
Çing. „Vücudum sıfatta / göynüm gezer her tarafta / badiava sana göbek
her hafta.“
K Yazdım.
Çing „Daima iştihvakınızdan’ başka bir kederim yoktur.”
K Yazdım.
Çing „Geçenlerde bana ujlandığınız papelde’ bana bir takım aynasız penizler yazmışsınız”
K Yazdım.
Çing „Böyle penizlere karnım toktur.“
K Yazdım.
Çing „Sizde hiç insaniyet yoktur.”
K Yazdım.
Çing „San çıktı, san çıktı, çiftaf Todoros . “
K Yazdım.
Çing „Bizim Pembeninm kaynanası kokoros”.
K Yazdım.
Çing „Hani Çatro, hani Pâtro, hani Ibo ? Cümlesi cartan kiros “
K Yazdım.
Çing „Gönder bana, aaciim, iki tavuk bir horoz!”
K Yazdım.
Çing „Bu tarafta sizi bilen todiler / geçen gün bir birini yediler.“
K Yazdım.
Çing „Bana sizin için çok şey dediler.”
K Yazdım.
Çing „Kâküllünün çayı Yosma / dayanamaz, çok basma! ‘’
K Yazdım.
Çing „Saçaklının oğlunun şorolusu / bu hafta varmış yortusu. ‘’
K Yazdım.
Çing „Bir parça var — yer misin? — çoraybemin tortusu’ ’‘
K Yazdım.
Çing „Ayıbokunun oğlu Memiş / anasından çok yemiş.
K Yazdım.
Çing „Çengi Şahzeneninh kızı Şöhret / kıvırmayı ii öğret!“
K Yazdım.
Çing „Kemancı Gülün kızını verdiler Kuyrukluya ‘’
K Yazdım.
Çing „Haftasında çıngar çıktı. Kavun değil ki götünü koklaya.’‘
K Yazdım.
Çing „Zobu oğlu todilerin başıdır. ‘’
K Yazdım.
Çing „Her kese tizini kaşıdır.’‘
K Yazdım.
Çing „Kıvrak"’ Ali onun eşidir.“
K Yazdım.
Çing „Benli Ayşenin yanma varılmaz .’‘
K Yazdım.
Çing „İstediğin kadar hastar et, hiç darılmaz“
K Yazdım.
Çing „Oyle aynasız karıya kayılmaz ‘’
K Yazdım.
Çing „Söylediklerime darılma, canımın içi! ‘’
K Yazdım.
Çing „Çengi Tasvirin kızı mühreci.“
K Yazdım.
Çing „Geçen akşam ona çoraybesini döktürdü Zobu oğlunun piçi.“
K Yazdım.
Çing „Sıracı Pembe pandeli çalamaz.“
K Yazdım.
Çing „Beli salık, iri duka alamaz“
K Yazdım.
Çing „Hepiniz de ona kaymak olamaz“
K Yazdım.
Çing „Bu taraftaki todilerin cümlesi size feryade feryade selâm, size duvar
yaparlar ‘’
K Yazdım.
Çing imza: „iskemlesi oymalı / hastan aynalı / bulduğun yerde kaymalı / bol
Rükke.“ (Çingene gider.)
(Şarkı ile Çelebi gelir.)
Ciğerde nar-ı hasret açtı dağlar,
Firakınla gözüm gönlüm kan ağlar.
Dayanmaz nale-yi cankâha dağlar.
Firakınla gözüm günlüm kan ağlar.
Bu suz-u hecr ile, ey verd-i nazım,
Yakar dünyayı ah-ı cangüdazım.
Yetiş imdada, gel, ey çaresazım!
Firakınla gözüm gönlüm kan ağlar.
Çel Vay, efendim! Akşam-ı şerifler hayırlar olsun!
K Müteveffa kargalar gözünü oysun!
Çel Baba efendi, buralı mısınız?
K Hayır, Morali değilim, İstanbulluyum.
Çel işte bendeniz de bunu söylüyorum ya! Bu mahalleli misiniz?
K Mahallebi değilim, sütlacım.
Çel Nerede iskân-i beyt edersiniz?
K iskelede bitleniyorum.
Çel Anlıyamadınız, efendim. Yani, nerede oturursunuz?
K Yerim yurdum yok. Nerede akşam, orada sabah.
Çel Demek haneberduşsunuz?
K Muş değilim ben.
Çel Siz lâkırdı anlamadan bibehre misiniz?
K Sen neden soruyorsun, oğlum?
Çel Burada birisi varmış ta onu arıyorum.
K O zatın ismi yok mu?
Çel Karagöz!
K Min gayr-ı haddin ve lâ liyakatin kulunuzum.
Çel Aman, baba efendi, seni bendenize methettiler. Yazıcı mısınız?
K Yazıcıyım.
Çel Kalemkeş?
K Keş senin babandır, keşoğlu keş!
Çel Baba efendi, sana yazı yazdıracağım.
K Ne yazdıracaksın? Mektup mu? Name mi? Senet mi?
Çel Değil efendim, benim yazdıracağım şiirdir.
K Buyurun bakalım!
Çel „Nedir bu şendeki halet, özünden bihabersin sen.
Bana rastgeldiğin yerden bucak bucak kaçarsın sen.
Cehaletle için dışın dolu, bomboş gezersin sen.“
K (yazar). Tepinir tavlada ester yahot herden bettersin sen.
Seni meyhaneci dövmüş, işittim, pür kedersin sen.
Rezaletten hicabın yok, buyur söyle, ne dersin sen?
Çel Yazıcı baba, oku!
K Şimdi okumağa ne lüzum var? Sonra okuruz.
(arada bir sayfa eksik)
K Peki efendim, amma, bak, burnum ağzımın üstüne gelmiş!
H Budala herif! Bir insanın burnu neresinde olur? Elbette ağzının üstünde,
burnun altında ağzı!
K Kuzum Hacivad, beni yalınız brakma, korkuyorum!
H Korkacak olursan, bu duayı oku, korku gider.
K Nedir Hacivad, o dua?
H „Her ruh her ruh, mer ruh mer ruh, efetuha mefetuha, minhü, pat, küt ! “
Ne zaman korkarsan, onu oku! (Hacivad gider.)
K Şunu ezberleyim kendim kendime! „Her ruh her ruh, mer ruh mer ruh …’
(Şimdi bunu okurken cin gözüküyor. Karagöz bunu görünce bayılır.) Aman!
H (gelir). Karagöz, ne oldu sana?
K Aman Hacivad! Gözüme ecep acayip bir şey gözüktü.
H Kuzum, duayı niye okumuyorsun?
K Korkumdan dilim tutuldu.
H Haydi, ben okuyayım, sen de oku: „Her ruh her ruh,“
K „Her ruh her ruh,“
H „Mer ruh mer ruh,“
K „Mer ruh mer ruh,“
H ,,Minhü,“
K „Minhü,“
H ,,Pat,“
K ,,Pat,“
H ,,Küt!“
K ,,Küt!“ (Bunu okur okumaz cin gelir. Karagözün başına teneke vurur.)
Hacivad, bunun ,,pat“ ı eyi, amma ,,küt“ ü fena! ,,Küt“ ünü okumıyalım!
H Karagöz, onun tesiri orada!
K Eyi amma, beynim delinecek.
H Haydi Karagöz, okuyalım! „Her ruh her ruh,“
K „Her ruh her ruh,“
H „Mer ruh mer ruh,“
K „Mer ruh mer ruh,“
H „Minhü,“
K „Minhü,“
H ,,Pat,“
K ,,Pat.“ Orasını söylemiydim!
H Canım, yine okuyalım!
K ,,Pat,“
H ,,Küt!“ Karagöz, haydi!
K „Küt!’’ (Yine cin vurur kafasına.) Hacivad, ben bu dükkândan vazgeçtim. Ben
bu dükkânda oturacak olursam, canım çıkacak!
H Düzcesi, Karagöz: Bana para vermeyim diye dükkânın adını çıkarıyorsun.
Ben parayı senden zorla alırım! (Karagözün yakasına sarılır, K tokat atar).
Karagöz, paraları! (K yine atar, H gider).
H (gelir). Karagöz, geçmiş ola!
K (tokatı atar). Sinsileni sansar boğa!
H Çok şükür sağlığa!
K Bereket versin Kâthanede biten sazlığa!
H Yıktım perdeyi, eyledin viran.
Varayım sahibine haber vereyim heman! (Gider.)
K Şöyle olsun, Hacivad, geçersen nasibinden!
Her ne kadar sürc-ü lisan ettikse, affola! — Yarın akşam „Sünnet” oyununda yakan elime geçerse, bak, ben de sana neler yaparım! (Gider.)