3 Cesme Ve Yahut Kutahya
Hacivad (semaiyi söyliyerek perdeye gelir)
Semai Beyati
Cana, seni ben mihr ü vefa sahibi sandım.
Sevdim seni bilmezlik ile, odlara yandım.
Gel gel gel gel ah ah ah gel, işvebazım.
Dost dost dost, gel. çaresazım!
Tа dilli ta dilli ta dilli tenen vay! (Mükkerer)
Of of of bendene rahmeyle gel!
Cürmümü affeyle, gel gel gel gel, mest-i nazım,
Sevdim seni (ila ahirih - Meyanhane.)
Can ise garaz cevr ü cefadan, senin olsun,
Ben mihnet ü hicran ile canımdan usandım.
( Terennüm kel’evvel)
Hay Hak!
H (perde gazelini okur).
Suret-i zahiri bir zıll-ı hayaldir perde.
Alem-i kevni temaşaya misaldir perde,
Mucid-i perde de bir zıll-ı hayaldir şimdi,
Vakt-i müstakbele bir nisbet-i haldır perde.
Perdenin ruhu olan meşale olmazsa eğer,
Zulmet-i rü’yet-i ashab-ı kemaldir perde.
Kurulup meclis-i irfane edilse tenvir.
Pertev-i şem-i tecelli-yi cemaldir perde.
Karagöz seyredelim biz de bu şep, ey Hüsnî.
Hal-i dünyayı temaşaya misaldir perde.
(Tegannlye başlar.)
Yâr, bana bir eğlence, yâr, bana bir eğlence!
Kûh-ü Kaf olsa dayanmazken benim feryadıma,
Yine rahmeyler bulunmaz ah-ı ateşzadıma!
Yâr, bana bir eğlence, yâr, bana bir eğlence!
(Karagöz gelir, kavga ederler, Hacivad gider.)
Karagöz (yerde yatar). Amanın! Yüzüm! Güzüm! Ağzım! Burnum! Kulak tozum! Amanın! Kafamdaki kelim, vücud-ü nazikânemdeki uyuzum ıztırabat-ı adide ile gayrimuttarit bir surette kaşınmağa başladı.
Vay vay!Pay-ı kıptiyânemin serçe parmağı şiddet-i tazyikle bürudet-i sermayaadem-i tahammülünden naşi incimadpezir olmuş, (yerden
kalkar.)yerelmasına döndü! Velhasıl, şekl-i hazırım kuyruğu kulağı munkabız olmuş fino köpeğine döndü. Velâkin, hengam-ı mudarebede endaht eylediğim yumrukların şiddet-i tefsiri herifin kemiklerine kadar neşvetmiş olmalı ki kurşun yemiş tazı gibi yokuş yukarı çızlamı çekti! Neme lâzım? Şu herifin dayak yemek hususundaki sabr-ı himaranesine hakikat ağzım sulanıyor!
H (gelir). Vay, Karagöz! Karagöz! Karagöz!
K Vay, Hacivad! Hacivad! Hacivad!
H Nasılsın, Karagözüm?
K Çok eyiyim, Hacivadım.
H Çoktan beri görüşemedik.
K Çoktan beri görüşemedikse bu akşam dövüştük!
H Geçen akşam mahalle kahvesinde seni bana birisi sordu.
K Geçen akşam mahalle kahvesinde birisi osurdu mu?
H Değil a canım! Seni bana sordular.
K Ne gibi, Hacivad?
H Ne gibi olacak? Karagöz nasıl adamdır? Ne iş yapar? Vaktini betaletle mi geçirir yoksa işgüzar mıdır diye sordular.
K Vaktimi Şetaretle geçirmem, bizim karı ile geçiririm.
H Bir kaç gündür zatinizi göremedim de pek ziyade merak ettim.
K Nasılsa, paraya lüzum görüldü, bir yerden bulamadım, ben de saatimi rehine koydum, onun için göremiyorsun.
H Canım, nasıl saat?
K „Saatini göremedim, pek merak ettim demedin" mi?
H Canım, öyle değili Seni göremedim.
K Çoluk çoluk hep gezmeye gittik, hem ziyaret, hem ticaret.
H Ne tarafa gittiniz?
K Vapıır ile Kadiköyüne gittik, oradan şimendüfer yoluna çıktık, bir hayli mesafe yürüdük; zaten oraları ben de bilmem.
H Sakın efendim, Kızıltoprak olmasın?
K Yorgunluktan hiç dikkat etmedim, toprak kızıl mıydı siyah mıydı.
H Aklıma geldi, Fener olmasın?
K Gittiğimiz vakit gündüz idi, fenere lüzum yok.
H Bendenizin söylediğim Fener, orada deniz kıyısı bir güzel mahal var, ismine Fenerbahçesi derler. Acaba oraya mı gittiniz demek isterim.
K Yemek istersen, aşçı dükkânına git!
H Yemek filân değil!
K Biz deniz kıyısından gitmedik, demiryolundan gittik.
H Alettahmin kaç saat kadar yürüdünüz?
K Bir, yahut bir buçuk saat kadar yürüdük.
H Kadiköyünden bir buçuk saat mesafe? Bildim, bildim! Bostancıya gitmişsiniz.
K O adam bostancı bahçevan değil, âdeta ağadan adam.
H Gittiğiniz köşk demiryoluna yakın, öyle mi?
K Hayır! Demiryolundan hayli mesafe gittik, sonra sol tarafa saptık, epeyce yol yürüdük, nihayet köşke vâsil olduk.
H Anladım anladım, siz Uzunçayıra çıkmışsınız.
K Tırnağı düşmüş, köstek tutmaz diye bu sene beni çayını çıkarmadılar. Seni döverim! Ben beygir miyim çayıra çıkayım?
H Ben öyle bir şey söylemedim. O mahallin ismine Uzunçayır derler.
Çayırın üst başında bir köy var, ismine Merdivenköyü derler. Daha ilerisine Erenköyü derler.
K Bir saattir söyliyeceğim. bir türlü aklıma gelmiyor: Erenköyü, E ren…
H Aman bilader, Havuzbaşına gittiniz mi?
K Misafir olduğumuz ağa pek meraklı, her akşam yemeği havuzbaşında
yermiş.
H Köşk Havuzbaşına yakın mı?
K Köşkün bir tarafı bağ, bir tarafı bahçe, havuz da bahçenin ortasında. Gel keyfim gel! Tamam bir hafta orada kaldık. Hacivad.
H Ben ise. Karagözüm hasta mıdır, gözükmüyor diye merak ettim. Bir kaç defa sizin eve geldim, kapı duvar, çaldım, çaldım, hiç kimse yok. O vakit anladım ki misafirliğe gittiniz.
K Biz her vakit simafirliğe gitmeyiz, ayda mayısta bir defa.
H Bir gece de bana gelin. Karagöz! Mayisin içinde sana yedirir içiririm.
K (tokatı atar, H gider). Vay, bana yutturuyor! Mayisin içinde, gel, yedirir içirim diye!
Sen gidersin de beni pamuk ipliğile mi bağlıyorlar? Ben de gideyim idgâha, dolaba, dilber seyrine! Bakalım, ayine-yi devran ne suret gösterir! (Gider.)
———————
Hacivadın Karısı (içeriden). Hacivad Çelebi! Yine nereye gidiyorsun?
H Bir az sokağa çıkacağım.
H.K Korkarım, yine o Karagöz olacak herife gideceksin.
H Evet, malum ya! O külhanı ile nice senelerden heri arkadaşlık ediyoruz. O beni görmeden yapamaz, ben de onu görmeden yapamam.
H.K Size ciddi bir lâkırdı söyliyeceğim amma, darılmıyacaksınız!
H Darılmak ne demek? Söyliyebilirsiniz.
H.K Hacivad Çelebi, eğer beni sever ve hatırımı sayarsan, o Karagöz olacak herifle konuşma!
H Acayip! Karagöz benim kırk yıllık refikimdir. Birbirimize hiç fenalığımız yok; ben şimdi bilâsebep nasıl „Benimle konuşma!“ diyebilirim.
H.K Bilâsebep mi? (Gülerek) Ha ha hah! Bu da tuhaf!
H Bir sebebi varsa, o başka.
H.K Demek mahallede çalkanan sözlerden hiç haberin yok?
H Karagöz hakkında mı?
H.K Oyle ya!
H Olabilir. Filvaki Karagöz azıcık hoppamizaç, lâtifeci, zevzek bir adamdır; işte bu hallerinden dolayı ihtimal ki herkes aleyhinde ağzına geleni söyler.
K.H Zannetiğiniz gibi değil, Hacivad Çelebi.
H Acayip! Nasıl?
H.K Nasıl olacak, ayol? Onlar, karıkoca, yolu tutmuşlar.
H Ne gibi?
H.K Ne gibi olacak? O mıymıntı musibet çene kavvafı herifin karısı olacak yelloz şırfıntı musibetin her gün pudra, düzgünleri, allıkları sürüp sürüp te sokaklarda türlü türlü rezalet ettiğini herkes göruyör.
H Vah vah! Hakikat böyle ise. çok teessüf ettim, zira biçare Karagözün bunlardan hiç birinden haberi yoktur.
H.K (gülerek). Ha ha ha! Güleyim bari! Haberi yok mu? Hatta
günahı üstünde kalsın! — geçen akşam kendi elile eve müşteri getirdiğini üst yanımızdaki mutafın karısı Zübeyde gözile görmüş.
H Canım efendim, yalandır! Ben Karagözden öyle şeyler hiç memul etmem.
H.K Lâkırdının doğrusu, Hacivad Çelebi. Eğer o Karagöz olacak edepsiz herifle konuşacak olursan, beni terket! Zira bir utanmaz herif için benim namusumla henüz yetişmiş gelinlik kızımın namının lekelendiğini istemem.
H Ne demek olsun, efendim? Yabanın edepsizi için elli senelik evimin barkımın yıkılmasını ister miyim? Ben şimdi gider o habis ile kat’-i ülfetederim. (Perdeye gelir. Karagözün kapısını çalar.)
KaragözZ (içeriden). Kim o?
H Aşağıya gel, habis!
K Ne olacak?
H Ne mi olacak? Ben seninle kat’-i münasebat etmeğe geldim.
K Katırcı Abbas ile yemek yemeğe mi geldin? Yanlış gelmişsin, lokanta arka sokakta.
H Bak edepsize! Fimabast senin ile ruberu gelmiyeceğimi ihtara geldim.
K Kurşuncu Fitnet ile iftara mi geldin? Oğlum, top atılalı çok oldu.
H Anladım, lâkırdı anlamıyacak. Aşağıya gel!
K Dur bakalım! Şu herifin meramı nedir? (Perdeye gelir.) Ne var, ulan?
H Ne olacak? Bazı ahvalin mesmu’um olduğundan bilâhare senin ile münasebatta bulunamıyacağım.
K Vay anasını! Sulukulede mağmum olduğundan Balatta misafirlikte kalmiyacak mısın? Bu nasıl lâkırdı be?
H Oyle değil! Türkçesi: Senin ile bundan sonra görüşmiyeceğim.
K Kimin umurunda? Amma sebebi?
H Sebebi mi?
K Evet!
H Ohö, öhö! Boynuzlar!
K Oğlum, ben kaşıkçılıktan vazgeçeli çok oldu. Boynuzların çoksa, Mahmud Paşaya git!
H Doğrusu, birader: Bahçendeki meyveyi eller koparıyormuş!
K Ulan, bizim bahçede meyve nerede be? Bir incir vardı, dibini karıştıra karıştıra o da kurudu gitti.
H Canım, nasıl anlatayım? Yârını ağyar sarıyormuş!
K Yani hıyar mı satıyormuş? Bana ne?
H Senin anlıyacağın: Bülbülün başka bahçede çıtat çıtat ediyormuş!
K Hacivad, tepelerim seni! Ulan, bizim bahçede bülbül nerede be? Bir tane karga tuttum, o da açlıktan öldü.
H Hay külhani, hay! Bir lâkırdıyı doğru anlamazsın ki! Canım, senin karın aşufte imiş
K Bizim karı aşure yemiş? Sana ne, a kerata?
H Senin de bir sözü anlayacağın yok. İşte ben gidiyorum. (Gider).
K Ulan bunlar nasıl lakırdı! Hay zevzek kerata hay! Ben bundan bir şey anlaadım. Elbette bunların bir aslı var. Ben de anlamadan şu keratayı bırakmam.(Kapıyı çalar)
H (gelir). Canım, beni ne iz’aç edıyorsun
K Ben öyle zaçyağından filan anlamam. Bu lakırdının doğrusunu anlatmadan buradan gitmek olmaz!
H Öyle ise, dinle!
K Buyurun bakalım!
H Dün gece yârhanesinde yastıcağım senk idi,
Parmağında hatem yüzük iki dirhem bir denk idi,
Çarşıdan humaz diyerek içtiğim nardenk’ idi,
Soyun gidi, sopun gidi gidi pezevenk idi.
K Pezevenk sensin, kerata!
H Birader, senin anlıyacağın: Karın orospuuu olmuş! (Gider.)
K Vay anasını! Ulan, bunlar nasıl lâkırdı be? Bilmem, bizim karı aşure yemiş? Bilmem, Yani hıyar satıyormuş ta incir koparmış derken bülbül ötmüş? Bizim karı orospuuu olmuş? Ha, ben de eve gider bu işin esasını anlarım. (Gider, kapıyı çalar, karısı açar.) Abla, sen aşure yemişsin ha!
Karagözün karısı: Ne aşuresi, herif?
K Yani ile hıyar satmışsınız da orospuuu olumuşsun hal
K.K Ne söyliyorsun herif, çıldırdın mı?
K Ulan, mademki orospuuu olacaktın, bir kere bana danışmak yok mu?
K.K A, üstüme eyilik sağlık!
K Ne kızıyorsun? Sen kime danıştın da orospuuu oldun?
K.K Ey, anladım, heriiif! Dediğini anladım! Mutlaka benim aleyhimde sana bir şey söylediler. Kuzum herif, kim söyledi?
K Kim söyliyecek? Hacivad söyledi.
K.K Ah, sırtı teneşirlere gelesice herif! Zaten onun karısı ötedenberi beni çekemez. Mutlaka o mıymıntı yalıkazığı karısı söylemiştir. Herif, sen de inandın, öyle mi? Eğer ben senin üstüne gül koklarsam gül kadar ömrüm olsun! Mahallede her kime sorsan benim eyiligime şehadet ederler. Ah, bunlar böyle iftiralar ederek beni gül gibi kocacığımdan ayıracaklar! (Ağlar).
K Ağlama, ağlama be! (Sokağa Gider.) Karının
dediği doğru be! Böyle bir afiyon budalası herifin sözile karı boşanmaz. Gideyim de şu evlerin birisinin kapısını çalayım! (Çalar.)
Tiryaki (içeriden). Kimdir o geceyarısı dakk-ı bab eden?
K „Kimdir o geceyarısı fındık kebabı yeyen“ diyor. Hay kerata, hay! Babacığım, aç, aç!
T Aç isen, imarete git karnını doyurmağa!
K Aç, baba, aç!
T Canını! Beni böyle nısfülleylde iz’aç eden kimdir?
K Kısıklıda zaçyağını deviren kimdir" diyor.
Gördün mü yediği haltı? Babacığım, aşağıya gel! Sana bir şey soracağım!
T Dur, geliyorum! Alıverin benim cübbemi, şalvarımı, yemenimi, saltamı, divitimi, kuşağımı, tütün tabakamı, yasemin çubuğumu, enfiye kutusunu, para kisemi, çedik pabucumu, bastonumu, saatimi!
K Herif galiba evden taşınıyor; aceleyle oturağı unuttu.
(Şarkı ile perdeye Tiryaki gelir.)
Fesleğen ektim, gül bittti. .
Tiryaki Merhaba, evlat!
K Eksik olma, koca ahlat!
T Hayrola, ne var? Beni ne için çağırdın bakayım?
K Sen beni tanır mısın?
T Nasıl tanımam? Sen şu Karagöz dedikleri adam değil misin?
K Beni tanıdın. Hacivadı da tanır mısın?
T Onu da tanırım.
K Peki. Şimdi o Hacivad bizim çocuklar için fenadır diyor. Sen ne dersin, ha?
T Evet, ben de fenadır derim.
K (kendi kendine). Vay babanın aşığına’! Gördün mü bir kere başıma gelenleri? Ulan, Hacivadın dediği doğru imiş be! (Tiryakiye hitaben:)
Kuzum ihtiyar, sen kimden işittin?
T Hiç kimseden işitmedim, reyülayn müşahede ettim.
K Raif Ağa ile şamata mı ettin?
T Yok a canım! Ne lâkırdı anlamaz herifsin! Gözümle gördüm?
K Aman, ayağını öpeyim, babacığım, nasıl gördün?
T Bak, anlatayım da dinle! Geçen gün kemafissabik hanemden
bilhuruç yoluma devama başladım . . .
K Anlamadım amma,,… evet, sonra?
T Bu esnada tarik-i ammın canib-i yemininde vaki virane güzergâhım oldu. Orada bir takım çocuklar bir hatt-ı müştekim çizmişler, ceviz oynıyorlardı. Bir cevizi hedef ittihaz eyliyerek, çocukların birisi mutassıl vuruyordu, nekadar çocuk varsa, hepsini yuttu. Beynehümalerinde bir münazaa vuku’a gelerek, münazaa münakaşaya, münakaşa mudarebeye tahvil oldu. Kiminin başı yarıldı, kiminin kolu kırıldı. Ben bunu güzüm ile gördüm.
K Tu …. Allah müstahakını versin! İki saattir dinliyorum bir şey söyliyecek diye! — Baba, benim sorduğum sana bu değil!
T Nedir sorduğun?
K Sen beni tanımadın. Sen bu mahalleli değil misin?
T Hem bu mahalleliyim, hem bu mahallenin söz anlıyanlarından. (T. uyur).
K Eksik olma! Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.— Ulan, uyuyor! — Bana baksan a, baba!
T (uyanır). Canım, ne var, ne istiyorsun?
K Ey dostlar! Baştan başlıyacağız — Dinle!
T Söyle!
K Hacivad benim için diyor k i …
T Evet evet evet! (Uyur).
K Senin karın orospuuu olmuş diyor. Ey, yine uyuyor! Aklıma dokunacak! (Uyandırır.)
T Canım, ne istiyorsun benden?
K Bir şey istediğim yok senden. Lâkırdı dinliyecek misin, yoksa uyuyacak mısın?
T Söyle bakalım! Meramını anlat!
K Baştan başlıyacağız! Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
T Ha. şimdi anladım! On tane yumurtanın sarısı, yirmi beş dirhem dardağan darisı, on üç tane çingene karısı, bunların hepsini bir araya götürüp elsiz havanda dövmeli, sabah akşam bir kaşık yemeli, hiç bir
şeyin kalmaz.
K Eksik olma, hekimbaşı! Ulan, ben sana meyasıla ilaç mi salık ver dedim? Şimdi çıldıracağım! (T. uyur.)
Ulan, uyan be!
T Canım, ne istiyorsun benden?
K Senden bir şey istediğim yok. Lâkırdımı dinle de, sualime cevap ver!
T Buyurun bakalım! imtihan mı oluyoruz?
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
T Pekâlâ süyliyorsun. Niçin oldu orospu?
K Sen git te bizim karıya sor! Ben ne bileyim niçin olduğunu?
(T. uyur.) Baba, uyan!
T Ne var? Ne istiyorsun?
K Hacivad bana dedi k i . . .
T Evet, evet?
K Dinliyor! Nasılsa uyumadı! — Senin karın orospuuu olmuş dedi.
T Mademki olmuş, niye koparmıyorsun?
K Pek doğru söyliyorsun amma, daha ham.
T Kumkapı açığına bir kuyu kazdırırsın, tarihini başucuna yazdırırsın, elinden tutup sokak be-sokak gezdirirsin.
K Eksik olma! Bu da güzel nasihat! Kuzum baba, rica ederim, lâkırdı anla!
T Söyle! (Uyur.)
K Hacivad dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi. Anladın mı?
Ey, yine uyuyor! — Bana bak, baba!
T Buyurun söyleyin!
K Sen lâkırdı anlamıyor hem de dinlemiyorsnn, muttasıl uyuyorsun!
T Naime galebe ediyor, haba varıyorum.
K Naime ile beraber obada mı kalıyorsun? Kuzum baba! Canım baba! Şu benim müşkülümü hallet!
T „Müşküle üzümünü berbat et“ diyor. Hiç müşküle üzümü berbat olur mu?
K Kuzum babacığım! üzme beni, sonra döverim seni!
T Söyle söyle, sıkılma!
K Sen de ham armut gibi avurduma tıkılma!
T Karagöz, söyle! Gideceğim. Çabuk! İşim var!
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
T Müşterek bir kuyu, o da çeker suyu, sen de çekersin suyu!
K (Tiryakiye tokadı atar). Sen de git vaktile evine uyku uyu! Vay köpoğlu! -Nasıl etsek? Bir mahalleli daha çağıralım! (Bir kapıyı çalar.) Mahalleli, hu!
Arap (içeriden). Qim dir o ?
K Aşağıya gel, gugurigu!
(Şarkı ile Arap gelir).
Yâ weled, yâ weled, khayrud-dukhùlek!
Aş‘aru nârak ti ’albî, yâ hulw , nârak!
Muhtâckum, muhtâckun!
Yâ hulw Nârak fi ’albî!
Arap Ma‘asselâm!
K Anladım, Hacıbaba, vesselâm!
Ar Mesâfem [ullah] bilkhayr!
K „Misafiri kolundan tut ta ayır!“ diyor. Misafir nerede?
Ar Ta‘rif ul-‘arabî?
K „Tahinci yedi arpayı“ diyor. Galiba Arap kaçık.
Ar Ente maqsudek eziyeti.
K Edirnede Maksud Bey üzüm mü yedi?
Ar Sen turkşe bilmes?
K Hayır, ben turşucu Refiki bilmem.
Ar Ne, ganim, turşucu Refik? Sen turkşe bilmes?
K Ben turkşe bilir, sen bilmez!
Ar Ayvva!
K Sen bu mahalleli misin?
Ar Ayvva!
K Ayva değil. Sen bu mahalleli misin?
Ar Evvet, bu mahalleli.
K Beni tanır mısın?
Ar Aywa!
K Herif muttasıl ayva diyor! — Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
Ar Qim suyladı?
K Hacivad söyledi.
Ar Qime suyladı?
K Bana söyledi.
Ar Suyladı amma, ne suyladı?
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
Ar Qim suyladı?
K Hacivad söyledi.
Ar Qime suyladı?
K Bana söyledi.
Ar Ne vaqit suyladı?
K Şimdi söyledi.
Ar Suyladı amma, ne suyladı?
K Anlaşıldı, Hacıbaba, dayağın meyanesi geliyor.
Ar Meyhanesi geldi?
K Hayır, meyhaneci gelmedi, çırağı geliyor, yani tokat geliyor.
Ar Anlat, ganim, siqilma!
K Sıkıldığımız yok, yer geniş.
Ar Ne suyladı Hacivad?
K Bana senin karın orospuuu olmuş dedi.
Ar Qim suyladı?
K Hacivad söyledi.
Ar Qime suyladı?
K Bana söyledi.
Ar Ne vaqit suyladı?
K Şimdi söyledi.
Ar Suyladı amma, ne suyladı?
K Hacivad bana söyledi ki senin karın orospuuu olmuş, dedi.
Ar Qim suyladı?
K Hacivad söyledi.
Ar Qime suyladı?
K Bana söyledi.
Ar Ne uaqit suyladı?
K Şimdi söyledi.
Ar Ne içun suyladı?
K (Araba vurur). Benim için söyledi! Vay köpoğlu! (Arap gider.) —
Bir mahalleli daha çağırayım! (Bir kapı çalar.) Mahalleli, aşağıya gel!
Türk (içeriden). Ne va, gozum ?
K Azıcık aşağıya gel!
T Variyon, variyon!
(Şarkı ile Türk gelir.)
Yine gordum boyu uzun serv-i bulendum, dime tek,
Afatu gördüğüm, billah ! Taşa çaldum nacağu!
Kezbanumun yuzu ablak, beyaz du bacağu.
Nakarat: Afatu gördüğüm, billah! Taşa çaldum nacağu!
TürK Dah durucuk durucuk, geldi gondu bir serçecuk.
Civucuk civucuk, halıma haldaş, yoluma yoldaş,
Bir baba dostu olsa da izucuk mezeleşsek!
K Biz adam çağırmadık, Galatakulesini davet etmişiz! Bana bak, baba! Nasılsın? Eyi misin? Benim keyfim eyi, seninki de eyi m i? — Kime söyliyorsun lâkırdıları? Avucuma doldururum, kulağına atarım, kulağına lâkırdılar girer, o da cevap verir. (Avucuna lâkırdı söyler.) Bana baksan a! Sen bu mahalleli misin? Karagözü tanır mısın? Hacivadı bilir misin? Benim karım orospuuu olmuş Hacivad söyledi. (Avucunu açar, lâkırdıları Türkün kulağına dogru atar). Ne gezer! Buna lâkırdı
anlatması pek zor. Ben eve gider merdiveni getiririm. (Gider, kapısını çalar.) Abla be!
Karagözün karısı (içeriden). Ne var? Ne istersin?
K (içeriden). Aç kapıyı!
K.K Gel bakalım!
K Abla, şu bizim merdiveni bana versen e!
K.K Merdiveni ne yapacaksın?
K Dam aktaracağım.
K.K Aşağıda duruyor, al!
K (merdiveni alır, perdeye gelir, Türke merdiveni dayar,
üstüne çıkar). Aman baba, sıkı dur! Sen mahalleli misin?
T Evet gozum, mahalleliyin.
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
Hi Ulan, gogdan cami havlusunda fahu afandü abdest alükan, mahallede bi gancukh otururmuş, uflaz gancukhu mahalleden galdurmalu deyü laf çaldılar, bi azu gulaguma tıkhıldı.
K Demek ki şimdi orospu, öyle mi?
Hi Sikdü get sen de teres! Ben de seni bi laf edecek deyü vardım.
(Gider, K merdivenden düşer.)
K Vay anasını sattığımın herifi! Bende de kabahat var ya! Hiç insana merdiven dayanır mı? Merdiveni eve götüreyim ban! (Merdiveni alır, evine götürür.) Abla! Al şu merdiveni!
Κ.K (içeriden). Gene yerine brak!
K (perdeye gelir). Biz bu akşam derde girdik! Bir mahalleli daha çağıralım!(Bir kapı çalar.) Mahalleli hu!
Bebe Ruhi (içeriden). Ne var, ne istiyorsun?
K Çabuk aşağıya gel!
(Şarkı ile Bebe Ruhi gelir).
Ben bir yanaz tazeyim.
Şuhu bedavazeyim.
Köhne bir şirazeyim.
Bir buçuk endazeyim.
Bana nisbet diş budak
Pembe gibi yumuşak
Boyumu ölç, işte bak:
Bir buçuk endazeyim.
Kaddime yoktur uyar.
Sanki topaç bir hıyar,
Ölçtü terzi ihtiyar:
Bir buçuk endazeyim.
B.R Merhaba baba! Nasılsın? Eyi misin, hoş musun? Her akşam sarhoş
musun? Dolu musun, boş musun? İbne misin, puşt musun?
K Vay köpoğlu! Gelir gelmez yutturdu bana!
Baksana! Beni tanır mısın?
B.R Bizim mahallede her gün alış veriş ettiğim adamı bilmez miyim?
K Pek âlâ! Mademki beni bilirsin, ben kimim ?
B.R Köşebaşındaki tenekeci Salamonsın, değil misin?
K Aferin, Altı Kulaç! Eyi bildin, amma pek yanlış!
B.R Ha, bildim bildim ! Bakkal Yuvan!
K Hayır! Yuvan değil, Yorgi! Şimdi seni döveceğim! Ulan, lakırdı anla! Bana demirci Karagöz derler.
B.R Şimdi bildim ! Demirci Kara Uyuz.
K Hayır, Kırmızı Frengi! Ulan, beni tanımıyor musun?
B.R Şimdi tanıdım : Karagöz!
K Babanın canına rahmet! Hacivad benim için diyor ki senin karın orospuuu olmuş diyor.
B.R Kim diyor?
K Hacivad bana dedi k i . . .
B.R Hacivad bana dedi k i . . .
K Vay, sana da mı dedi?
B.R Vay, sana da mı dedi?
K Ya, Hacivad bana dedi k i . . .
B.R Hacivad bana dedi…
K Ne dedi?
B.R Ne dedi?
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
B.R Senin karın turşu mu kurmuş dedi?
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
B.R Hacivad bana dedi. . .
K Vay, sana da mı dedi?
B.R Vay, sana da mı dedi?
K Sana rica ederim, lakırdı anla!
B.R Söyle, sıkılma; yer geniş!
K Hacivad bana dedi ki senin karın oruspuuu olmuş dedi.
B.R (şarkı söyler).
Havluya mermer döşemiş,
Uç kari almış boşamış,
Ak babadan çok yaşamış.
Nakarat: Vay yabanın köftehoru.
Ben çekemem böyle zoru.
Merhaba baba! Nasıl? Türküm güzel, değil mi? Benim sesim de yanıktır!
K Bulduk lakırdı anlıyan adamı! (Tokadı atar, Bebe Ruhi gider.) Bunların içinde hiç lakırdı anlıyan yok.Sabaha kadar uğraşacağız. Bir mahalleli daha çağıralım! (Bir kapı çalar.) Be mahalleli! Lakırdı anlıyan varsa, gelsin aşağı!
Sarhoş (içeriden). Kimdir o kapının önündeki adam?
K Boku yedik! Bu zorlu bir adama benziyor. Aşağıya gel aşağıya!
S (içeriden). Alıverin tabancalarımı, karabinamı, çifte tüfengimi…
K Gel bakalım aşağı, oğlan pezevengi!
SHançeri, kılıcı, bıçağı, şişi, kamayı, yatağan bıçağını, çakı, çakmağı!
(Şarkı ile perdeye gelir.)
Şarkı Eue Maye.
Bir gemim var, engine saldım, engine,
Bezirganlar damga vurmuş dengine,
Şimdi rağbet güzel ile zengine.
Nakarat : Gel dududillim ! Sevdada müşkül hallolur.
Gel kömür gözlüm ! Son görüşmemiz böyle mi olur?
Bir gemim var. deryalarda yaslanır,
Çiy vurdukça top zülflerin ıslanır,
Bir gün olur, deli gönül uslanır.
Eyzan.
Bir gemim var, deryalara dayanmaz,
Gaflete dalmış uyur gözler uyanmaz,
Çek kayıkçı! Buna canlar dayanmaz!
Eyzan.
S (nara atar). Dağ başından duman, insan babından hal eksik olmaz, kara babam* !
K Öyledir, kırmızı eniştem!
S O kırmızı enişten kim oluyor?
K Kara babamın sütbiladeri.
S Hoş geldin, gözüm !
K Eksik olma, kulak tozüm!
S Dağ bedağ, sahra besahra gezerim, çoktanberi insan eti yemedim; bu gece karşıma bu adam çıktı, kısmete bak!
K Vay avretini siktiğimin! Şimdi boku yedik!
(Karagöz korkusundan titremeğe başladı.)
S Ne titriyorsun be? Söyle bakayım!
K İsıtma tutuyor.
S İsıtma nedir?
K Herifi ısıtma tutmamış ki!- Bende yağ yoktur, pek nahifim.
S Ben insanın yağında değilim, kemiklerini pek severim.
K Keşki kemik yoktur deyeydim! Utanmayı kaldıralım!
Bende kemik yoktur.
S Sende ne var?
K Boktan başka bir şey yok; istersen buyurun!
S Sen zengin inisin, yoksa fukara mısın?
K Aman efendim, pek fukarayım!
S Şu başını uzat, seni fukaralıktan kurtarayım!
K Acayip! Ben traş yeni oldum ; sen berber misin?
S Kafanı keseyim de fukaralıktan kurtulursun.
K Sen ne söylüyorsun? Başımı kesersen ben fukaralıktan nasıl kurtulurum?
SBen senin kafanı keserim, önümüz kış; ne odun düşünürsün ne de kömür.
K Vay, odun oğlu odun, vay!
S Çocuklar ekmek istemez, alacaklı yakanı tutmaz, rahat rahat yerde yatarsın; bu da sayemde bir devlet değil mi?
K Bak şu insaniyetli kabadayıya! Beni öldürüp te fukaralıktan kurtaracak!- Haydi işine!
SGel, baba, korkma! Elim hafiftir.
K Eline köpek sıçsın! Gûya diş çıkarttırıyorum! Eli hafifmiş!
SBehey gözüm ! Fukara kısmında cesaret olur!
Gayret et! Çocuklarına merhameten keseceğim, yoksa kesmem.
K Hiç böyle merhamet sahibi adam görmedim.
- insaniyetine köpek şıçsın!
S Başım uzat, boynuna bir mendil bağla!
K Mendili niçin bağlayım?
S Kelle yere düşüp de çamur olmasın.
K Bana acımıyor da kelleye acıyor!
S Ben senin başın ile ayakların için keseceğim.
K Başım şöyle dursun, ayaklarımı götüne mi sokacaksın?
S Ayaklarından paça, başından söğüş, gırtlağından tatlılı yahni, kaburgandan kaburga dolması, işkembenden işkembe çorbası.
K Bari, işkembenin içinden çıkandan bir salata yap ta dişin kamaşmasın!
S Benim kapımın önünden kuş uçmaz, kervan
geçmez, ağlıyan çocuk susar — , ne cesaretle benim kapımı çaldın?
K Efendim, kapı yerinde duruyor.
S Ulan, doğrusunu söyle! Ne cesaret?
SEfendim, bendeniz sizi çağırmadım.
S Beni çağırmadın da kapıyı niye çaldın?
S Yanlışlıkla çaldım. Berber Ahmed Ağa vardır, ahbabım, onun evine gidiyordum.
S Berber Ahmed ağanın evine gittiğin vakit ne yaparsın?
K Kış geceleri hikâye söylerim.
S Aman, ben pek severim hikâyeyi. Bana söyle dinleyim!
K Efendim, ezber söyliyemem. Benim kitabım evde kaldı.
S Beni dinle! iki elini birbirine vurursun. „Hak dostum, Hak‘k dersin, sonra hikâyeye girersin.
K (iki elini birbirine vurur). Hak dostum, hak!
S (gülerek). Ha ha ha! Çok eyi hikâye!
K Ulan, budala bu be! Daha meydanda bir şey yok!
S „Suhansaz-ı gülistan-ı nezaket, nihalgonce-i bag-i zarafet… “
K „Soğanlıkta kesti kazı bizim aşçı Zarafet”.
S (güler). Ha ha ha! „Söyledikçe sergüzeştim verir bezme letafet.“
K „Görüştükçe anlaşılır sonra çıkar rezalet.“
S (güler). Ha ha ha! „Nakledeyim size güzel bir hoşça hikâyet…”
K „Nasıl edeyim? Donuma uydurdum; seni gidi beşaret!".
S (gülerek). Ha ha ha! Haydi bakalım alt tarafı!
K Kulunuz meddah değilim. Siz beni bilemediniz.
S Sen necisin?
K Karagöz kulunuz.
S Vay Karagöz! Simdi tanıdım seni!
K Hacivad bana dedi ki senin karın orospuuu olmuş dedi.
S Vay! Senin karın yeni mi orospu oldu? Eskidenberi kaltağın biridir!
K Eyi ki size sordum. Kaltak olsun, ziyanı yok! Kendinde bir fenalık yoktur ya!
S Vay pezevenk vay! Senin karını on kişi kadar bir yere götürdüler.
K Onun ziyanı yok.Şu bizim karıda bir kötülük yoktur ya!
SUlan, senin karın benim dostum!
K Eyi ki düşmanına sormadım. Şu bizim karıda bir fenalık var mı?
S Karına söyle, yarın akşam saat onda köprü başında beni beklesin! (Gider.)
K Siktir kerata! Sonradan aklıma geldi, şu herifin kafasına bir odun vursamdı!
S (gelir). Ne dedin. Karagöz? Odun modun diye bir şey söyliyordun.
K Efendim, bu sene vaktile odun alamadım, onu söyliyordum. (Sarhoş gider.) Defoldu, gitti pezevenk.
S (Sarho$ gelir). Pezevenk mezevenk diye bir şey söyliyorsun?
K Eve üzüm alacağım da hevenk üzümü alsam diyordum.
(Sarhoş gider.) Şimdi ne yapalım? Bir takım budala heriflerin sözile bizim karıyı brakalim mı? Bu sarhoş herif te akından kakından karıştırdı. Ben eve gider karıya ben taşraya gidiyorum
diye tavan arasına saklanırım. Bakalım ayine-i
devran ne suret gösterir!
(Gider, kapıyı çalar, karısı kapıyı açar). Abla, şu benim heybeme iki kat çamaşır koy! Ben guvrete gideceğim.
Karagözün karısı: A herif, çıldırdın m ı? Kış günü guvrete gidilir mi?
K İnegöle gideceğim.
Κ.K Inegölde ne yapacaksın?
K Kurbağa toplamaya gidiyorum.
K.K Kurbağadan bir ticaret olur mu?
K Hekimlerle kontrat yaptım: Beş paraya alıp iki paraya satacağım.
K.K Hekimlerle kundura mı diktin?
K Hayır, potin yaptık.
K.K Sefa geldin! Hoş geldin!
K Bir adamın evden kedisi gitse acır; bizim karının umurunda bile değil!
K.K Ölmeye gitmiyorsun ya! İnşallah gelmezsin!
K Çenen tutulsun! (Karagöz gider gibi yapar, kapıyı kapar, tavan arasına saklanır.)
Κ.K Şükür, kocam evden gitti gideli merakım kalktı.
K (tavan arasında). Ben de tavan arasına saklanalı maslahat kalktı.
Κ.K Rastıklarımı çekeyim, düzgünümü süreyim, sürmelerimi çekeyim, giyineyim kuşanayım, sokağa çıkayım, kendime münasip bir zampara bu
layım, kocamın canı için eğleneyim!
K (tavan arasında). Geç olsa da ben de sabaha kadar cebretsem!
(Şarki ile Zenne, Çelebi gelir.)
Şarki Nıhavend:
Benim gönlüm kaldı sende.
Gönül! senden ayrılır mı.
Yüz bin cefa eylersen de?
Nakarat: Gönlüm senden ayrılır mı?
Nice bin bibedel olsa,
Medhi yüz bin gazel olsa.
Cümle alem güzel olsa.
Ey zan.
Zenne Vay hercaî beyim! Böyle ne tarafa teşrif?
Çelebi Müstacel bir işim olduğundan bir yere gidiyorum.
Z Hakikat vefasız imişsin, hem ben öyle müstacel iş tanımam, sizi de bu gece koyvermem.
Ç Aman efendim, kulunuzu mazur görünüz!
Z Sebeb?
Ç Malûm ya! Sebebini bilirsiniz.
Z Ey, sebebi ne imiş?
Ç Ne olacak? Kocanız olacak, o arsız yüzsüz herif, bilirsiniz ya!
K (tavan arasında). Gene zikr-i menhusum sirkat olunuyor.
Z Filvaki haklısınız amma, o şimdi burada yok.
Ç Nereye gitti?
K (tavan arasından). Tavan arasında oturuyor.
Z Nereye gidecek? Inegöle gitti.
Ç Acayip! Inegölde ne varmış?
Z Söylesem gülersiniz. Kurbağa tüccarlığına gittti.
Ç (gülerek). Ha ha ha! Kurbağadan ne ticaret olur?
Z Beş paraya alıp iki paraya satacakmış.
Ç Hay, eşek herif, hay! Hakikaten hoşuma gitti!
K (tavan arasında). Daha senin hoşuna gidecek çok şeyler var.
Z Haydi, artık buyurunuz gidelim!
Ç Buyurun gidelim! (Zenne ile Çelebi Karagözün evine gelirler.)
Z Söyle rahat oturun!
Ç Vallahi efendim, o yaban öküzü kocanızdan gözüm yılmış ta gelecek diye korkuyorum.
K (tavan arasında). Ulan, malûm oldu galiba!
Z Efendim, işret eder misiniz?
Ç Ederim amma, efendim, mizacım bir az tuhaftır. Negibi içkileriniz var?
Z Efendim, içkilerden rakı, şarap, konyak, amer, viski, apsent, kakao var.
K Ulan! Küplü bizim eve şube açmış ta haberim yok! Beyefendiye bir
kakao verin!
Z Buyurun efendim! Size bir şampanya açayım!
(Zenne Çelebiye verir. Çelebi içer.)
Ç Muhabbete! Bin yaşa, hanımcığım!
K (tavan arasından).Sen de çükünden işe, beyciğim! Geçen akşam sancılandım, bir kadeh konyak diye bağır bağır bağırdım, kulak bile asmadı.
Ç Hay eşek herif! Kurbağa tüccarlığı edecekmiş. Ha ha hay!
K (tavan arasından). Artık sizi kışkırtmanın sırası geldi. (Tavan arasından aşağıya iner, sokağa çıkar, sokaktan geliyormuş gibi kapıyı çalar.) Açın kapıyı, açın!
K.K (içeriden). Amanın! Kocam geldi, a dostlar!
Ç (şaşırır). Amanın! Ben şimdi ne yapayım! Kocan gelecekmiş te beni içeriye niye aldın?
K (kapının önünde bağırır). Açın kapıyı, çabuk, açın!
K.K Beyefendi, şu küpün içine girin!
Ç Gireyim bari!
K.K (kapıyı açar). Gel bakalım!
K iki saattir kapıyı niye açmıyorsun?
K.K Elimde işim vardı, onun için çabuk açamadım. Dışarıdan çabuk geldin.
K Çabuk geldiğimin sebebi: Kasaba tenbih ettim, eve et ver diye; zebzevatçıya tenbih ettim, eve sebzevat ver diye; bakkala tenbih ettim,evden ne isterlerse ver diye; sakaya unuttum söylemeye. Sen bana şu küpü ver de çeşmeden doldurayım.
K.K Aa, herif! Hiç küp çeşmeye gider mi?
K Senin nene lâzım ? Ver şu küpü! (Küpü alır, çeşme başına gelir).
Üç saka kondu şu çeşme başına,
Düştü beyim, cumbul lup, küp deryasına!
(Şarkı ile Hacıvadın kızı ile Çelebi gelir.)
Şarkı Hüzzama .
Niçin nalendesin böyle?
Gönül, derdin nedir, şöyle!
Seni ben istemem öyle,
Nakarat: Gönül, derdin nedir, söyle!
Kimin aşkınla nalansın?
Kimin hecrile suzansın?
Neden böyle perişansın?
Ey zan.
Hacivadın kızı Vay, oğurlar olsun, bivefa beyim!
Çelebi Allaha emanet olunuz, elmasım!
H.K Böyle ne tarafa teşrif?
Ç Peder ziyadesiyle rahatsız olduğundan ilâç almak için eczaneye kadar gidiyorum.
H.K Aman, doğrusu: Vefasızlığın bu derecesi de olmaz! Bir kerecik olsun, cariyenizi aramıyorsunuz!
Ç Meşguliyet mani olur, malûm ya!
H.K Ha ha ha, güleyim bari! Bir zamanlar iffetimi çâketmek için pervaneler gibi etrafımda dolaşırken meşguliyetiniz hiç yoktu, velâkin emelinize muvaffak olduğunuzdan beri cariyenizi görmeğe meşguliyetiniz
mani olıyor, öyle mi? Doğrusu, bu yalanınızın kubbesi pek çatlak oldu
zannederim.
K Çatlak kubbeyi kalafatçılara verelim!
Ç Rica ederim, merhamet ediniz! Zira bu sözlerim ayn-ı hakikattir! Bilirsiniz ki sizi bir dakika göremesem dünyalara sığamam.
K Dünyalara sığamazsın amma, sırası gelirse, böyle küpe sığarsın.
H.K Her ne hal ise; mademki cariyenizi seviyorsunuz, o halde bu akşam bendehaneye buyurunuz!
Ç Rica ederim; bu gece müsaade buyurunuz, çünkü mazeretimi söyledim.
H.K Mazeret filân kabul etmem, beyim! Bu gece burada kalacaksınız.
Ç Kalamam dedim ya, efendim!
H.K Pek rica ederim, kalınız diyorum! Eğer kalacak olursanız, pederimin antika altın saat ile kösteği var, onu size hediye ederim.
K Vay anasını be! Altın saat ile köstek ha! Haydi oğlum, nazlanma nazlanma!
Ç Kabil değil! Kalamam.
H.K Pederimin bir elmas yüzüğile bir de altın tabakası var, onu da size hediye ederim.
K Vay anasını be! Elmas yüzükle tabaka ha! Ulan, dünyada karı malı olarak kavuğumda bir toplu iğne sokulu be!
Ç Mümkün değil! Kalamam, elmasım!
H.K Eğer kalacak olursanız, pederimin bahçede çömlekle incir ağacının dibinde sakladığı iki yüz lirayı da veririm.
K İki yüz adet lira ha! Aman Hacivad. kulakların çınlasın! Ulan, bana bir kuruş ver, sinsile sikeyim!
Ç Mademki bukadar ısrar ediyorsunuz, bendeniz de kalırım.
K Hay köpoğlu! Liraları duyunca yumuşadı.
Ç Pek âlâ efendim, ne tarikle gideceğiz?
H.K Efendim, bendeniz buraya pederimle bir harar yollarım yün yıkayacağım diye. Siz de yarım saat sonra gelir hararın içine girersiniz, sonra pederim gelir hararı arkasına alır eve getirir vesselam!
K Bu hesapçe zamparayı elile getirecek! Köpoğlu beni ayıplıyordu! „Gülme komşuna, gelir başına!“
Ç Müsaadenizle!
H.K Sefa geldiniz! (Hacıvadın kızı ile Çelebi giderler).
H.K (içeriden). Bana baksana. Hacivad Çelebi!
H (içeriden). Ne istersin, hanım kızım ?
H.K Su bizim hararı çeşme başına getir. Kış geliyor! bir az yün yıkıyalım. Belki misafir gelir, altına yayacak döşek yok.
H Bizim öyle uzaktan gelecek misafirimiz var mı?
H.K Belki gelir, insan halı bu.
K Misafir burada, hararı bekliyor.
H (hararı Hacivad tarafına koydu). Karagöz, önündeki nedir?
K Küp.
H Küpün içinde ne var?
K Turşu var.
H Aman Karagöz, bizim evdeki gebe; bir kase vereyim de bana bir parça turşu ver!
K Sizin evdekiler de kurdu o turşuyu.
H Anlamadım, Karagöz.
K Sizin evdekiler de kurdu turşuyu.
H Bizim evdekiler turşu kursa ben bilmez miyim ?
K Daha olmamış, sonra duyarsın.
H Bizim evden turşu kursalar bana küp al diye söylerdi.
K Sizinkinin bir ufak kavanozu var, oraya kuracaklar, hem hıyar turşusu.
H Ufak kavanozun tursusunu kim yiyecek?
K O yesin de, artarsa, sen de ye!
H Ben gidiyorum. Karagöz! Sen de oradan çekil git! Kızım gelip burada yünyıkıyacak. (Gider.)
K Vay pişkin pezevenk vay!
(Şarkı ile Hacivadm kızı ile Çelebi gelir).
Şarkı Hüzzam
Meyl edip ağyarı aldın yanına,
Bivefa hercaî yazık şanına!
Aşıkın kıymak mı kasdın canına?
Nakarat: Bivefa hercaî, yazık şanına!
Sen edip arz-i muhabbet bir zaman,
Sözlerine itimad ettim heman,
Simdi kıldın hecrile halım yaman.
Eyzan.
Ç Emriniz üzere geldim.
H.K Usul ile hararın içine girin!
Ç Peki! (Harara girer. Karagöz kızın yanına gelir.)
H.K Sen burada çoktan beri duruyor musun?
K iki yüz seneden beri buradayım.
H.K Sen kaç yaşındasın?
K Benim yaşım otuz.
H.K Yüz yetmiş yaş nerede?
K Yüz altmış dokuzu eve koydum, bir tanesini de sana koyacağım.
H.K Söyle, meramın nedir?
K Meramım bir şey değil, seninle görüşmek.
H.K Simdi görüşmüyor muyuz?
K Beyefendi nereye gitti?
H.K Hangi Beyefendi?
K Sizinle görüşen.
H.K Benimle kim görüşüyordu?
K Zater Bey mi, zatından Bey mi?
H.K Ben şimdi gider seni Hacivada söylerim, sen balta mısın? (Gider.)
K Hayır, testere.
H.K (içeriden). Bak, Hacivad Çelebi! Senin arkadaş olacak Karagöz bana bir takım sözler söyledi.
K Bak şu hınzıra bir kere! Ben şimdi gider onun hakkından gelirim.
(Perdeye gelir.) Karagöz!
K Ne var?
H Ne olacak? Elinin körü! Sen bizim kerimeye ne söyledin?
K Ben bir şey söylemedim; yalınız muhabbet edelim dedim.
H Seni musibet çingene seni! Önündeki küpü kırarsam sonra ziyan edersin!
K Ben de senin hararını tepersem buradan firar edersin.
H Tep bakalım! (Karagöz harara vurur, hararın içinden bir ses gelir.)
Ç (hararın içinden). Aman efendim, aman!
H Aman bilader, bir daha vur! (Karagöz vurur.)
Ç (hararın içinden). Aman efendim, aman!
H Karagöz, bu ne?
K Güveler sesleniyor.
H Canım efendim! Güve insan gibi sesleniyor mu?
K Sen buraya gel, Hacivad! (Karagöz küpe tekme vurur.)
Ç (küpten bir seda gelir). Aman efendim, aman!
H Karagöz, bu ne?
K Su böcekleri. (Bir daha vurur, Çelebi küpten çıkar.) Ulan, burada iş in ne?
Ç Aman efendim, merhamet buyurun!
K Defol, çapkın! Gözüm görmesin seni!
H Karagöz, bu kim?
K Bizim ortak. (Harara vurur. Çelebi çıkar.)
H Karagöz, bu kim?
K Sizin Damad Bey.
H Aman Karagöz, şimdi yüreğime inecek!
K Yüreğine inmesin, Hacivad; sen bana bir beyit söyledin, bir daha söylesen e!
H Dün gece yârhanesinde yastıcağım seng idi.
Parmağında hatem yüzük iki dirhem bir deng idi.
Çarşıdan hummaz diyerek içtiğim nardenk idi,
Soyun gidi, sopun gidi, sen gidi pezevenk idi.
K Meşhur meseldir: Kendi götündeki kazığı görmiyip benim gözümdeki çiviyi görmek ayn-i hatadır. (Tokadı Hacivada atar.)
H Elin kırılsın!
K Kenetletir yine vururum! (Vurur.)
H Yıktın perdeyi, eyledin viran,
Varayım sahibine haber vereyim heman! (Gider.)
K Şikeste beste mazur! Her ne kadar sürcü lisan ettikse, af olsa!
Yarın akşam „Cazular oyununda ‘’ yakan elime geçerse, Hacivad, bak, ben de sana ne oyunlar oynarım! (Gider.)