3 sunnet
Hacivad (şarki söyliyerek perdeye gelir)
Sarki Dügah
Dil mest olur huşyar iken,
Gaflet gelir bidar iken.
Bu işve sende var iken.
Nakarat: Ey serv-kadd u gonce-fem,
Sayen gibi üftadenem.
Ebruların olmuş keman,
Tig-i müje pek bi-aman,
Tesiri dilierde nihan.
Eyzan.
Sensiz cihani neylerem?
Tende bu cani neylerem?
Derd-i derunum sôylerem.
Eyzan.
Hafiz kulun biçaredir,
Alüftedir avaredir.
Hem sinesi sad-paredir.
Eyzan.
Hay Hak!
(Perde gazelini okur. )
Rast göstermiş cihanin mislini bir ehl-i hal,
Sûreta bir perde amma hikmetamîz-i makal.
Gerçi bir baziçedir olmus pesendide heman,
Siretin surette fehm eyler gören sahib-kemal.
Buseliktir hakipay-i devleti uşşaka hep,
Mafher-i şehnaz-i alem şehriyar-i hoşhisal.
Suzinâk ola çırağı sabah-i haşre dek.
Asiman-i eve-i istiğnada olsun bizeval!
Hak kulub-i şevketin daim ferahnak eylesün!
Bu dua guyendedir Raşid kulu ruz u leyal.
Yàr, bana bir eglence! — Meded ey!
Halimi arzedeyim, ölmez isem. yâre sabah,
Bulsun, Allah için olsun, buna bir çare sabah! —
Meded ey!
(Karagöz gelir, kavga ederler, Hacivad gider.)
Karagöz Seni gidi eskici yalağından su içmiş, yetmiş alti renge girmiş,
sahtiyan-i atik suratli kerata!
Amanın. batn-i kebirim! Verevine yikilmiş çingene çergesi gibi içine göçtü! Öf! Artik bundan böyle müstağni-mizaç olamiyacağım aşikàr oldu. Keratanin efkàr-i fasidesi derun-u fersudemi şeb-i yelda esnasinda füruzan etmedi ya! Haydi füruzan ettin diyelim! Bakalim kalb-i kanadilimin rugan-i zeytini tenvire kàfi misin? Bir kerecik sual teverrüd etsen, ne olur? Lakin enf-i kebirim sırık domatesi gibi yamyassi oldu. Galiba mağmum-ül-hal ü muztarib-ül-bal olacağım ? A kerata, bir akşam da tatvil-i kelâm-i kâzibeni ihtisarediver! Hayir ! Muktaza-yı cibilliyet bu herifin kiyafet-i berbadına rezaletle teşaşür etmekten başka çarem kalmadi!
Hacivad (gelir) Vay efendim! Akçam-i şerifler hayrolsun!
K. Nekadar karga varsa burnuna konsun! (Vurur, H. gider.)
H. (gelir). Ah benim nur-u aynım, Karagöz!
K. Eksik olma, osuruklu kaynım!
H. Karagöz, üsakâligi birak ta seninle insan gibi konuşalım!
K. İnsan gibi konuşacağimiza hayvan gibi dövüşelim !
H. Karagöz, sefa geldin!
K. Sefa bulduk. Hacivad!
H. Bilàder, nasdsin, keyfin eyi midir?
K. Çok şükür, eyiyim!
H. Canım efendim, çoktan beri nerelerdesiniz? Gözükmüyorsunuz!
K. Nerede olacagiz? Çergede!
H. Gölgede mi?
K. Hayir, güleşte·!
H. Ha anladim, güleşte!
K Hacivad. yine kizmiya başladim!
H Kızartmaya mı başladın?
K. Hayır. yahniyi haşladım’ Lâkırdı anlıyacak mısın? Dayak geliyor ha!
H. Ayak mı geliyor. paça mı?
K. Geliyor yine kavganın meyanesi!
H. Karagözün meyhanesi mi?
K. Hayir, kerhanesi! (Vurur, H. gider.)
H. (gelir). Karagöz, nekadar hiddetlisin! Ne söylesem kiziyorsun!
K. Şiddetliyim, zahir! Kasim firtinasi gibi!
H. Hadid ül-mizaç bir zatsın!
K. Hatmi çiçeginden ilâç mı yapsin? Kim yapacak?
H. Ben sana hatmi çiçeğinden ilâç mı yap dedim?
K. Ben de sana kaymakli güllâç mı dedim?
H. Titiz tabiatlısın !
K. Titiz tabiatli kim?
H. Sen! Kim olacak? Germ-mizaçsın !
K. Kerem kapiyi mi açsin?
H. Her daim insanla kavga edersin!
K. Cibilliyetimin iktizasi, Hacivad! Ne yapayim? Elimde değil.
H. Bir insan daima halim selim olmalı!
K. Benim adim ne Halim ne Selim.
H. Eyi tabiatlı olmalısın!
K. Ahmed beyle Hisar’da oturmalı, öyle mi?‘
H. Karagöz, sen lâkırdı anlamaz mısın?
K. Anlat ta anlayım!
H. Kötü huylari terkeyle! Adam ol. adam!
K.. Ulan, adam değil miyim ben?
H. Karagöz, artık gözümden düştün, nafile!
K. Vay, senin gözün paçacı damı mı, Hacivad?
H. Dinlemem dinlemem! Ağzınla kuş tutsan, boş!
K. Beni sana avcı köpeği diye kim anlattı?
H. Bak, gayri o lâflara gelirsem!
K. Eyi ya! Bana neden darılıyorsun? Benim kabahatim nedir? Söylesen e!
Gözünden neden düşüyorum?
H. Karagöz, sana yakışmıyan bir takım işler yapıyorsun.
K. Ne yapıyormuşum?
H. Daha ne yapacaksın? Her gün kumar oynuyormuşsun.
K. Kamarada uyuduğum yok! Güverte üstünde titriyorum.
H. Sen şimdi kumar oynamıyor musun?
K. Ben oyuna dair bir şey bilmem ki oynayım!
H. Tavla bilmez misin?
K. Sen havla, köpoglu!
H. Ben sana havla demiyorum. Benim söylediğim oyunun ismi tavla!
K. Tavlayi kim bilmez? Seni oraya bağlarlar, orada oturursun!
H. Domino bilir misin?
K. Karnavalda giyerler, bilmez miyim?
H. Dama?
K.Kamayı biliyorum. Senin bağrına saplansın !
H. Kama değil! Dama, dama!
K. Bazı yerlerde yakarlar şama!
H. Peçiç bilir misin, Karagöz?
K. Çekici de bilirim, keseri de!
H. Santraç bilir misin?
K. Benim karnım aç! Şimdi hiç bir şey bilmiyorum.
H. Yüzük, yüzük?
K. Yüzüğü kim bilmez? Çocuğa sorsan o da bilir.
H. Demek, hepsini bilirsin, öyle mi?
K. Hiç birisine de aklın ermez!
H. Aferin, Karagöz sana! Ben senin günahını aldim.
K. Benim günahımı alacağına kendi oğluna baksana!
H. Benim oğlan ne yaptı? Bir kabahat mı işledi?
K. Senin oğlan her gün kahvede ve sair yerde kumar ve sair şeyler
yapıyor. Onu kör gözün görmiyor mu?
H. Karagöz. ne söylüyorsun? Yüreğime indireceksin
K. İnsin, kerata da geberesin!
H. Karagöz, sonra senden dava ederim ! Sen benim çocuğa iftira ediyorsun.
K. (tokadi atar). Siktir kerata! Benden dava edecekmiş!
Sen gidersin de ben burada bağlı mıyım? Ben de gideyim evcağızıma.
Bakalım, aine-i devran ne suret gösterir!
(Gider, kapiyi çalar.)
Karagözün karısı (içeriden). Kim o?
K. (içeriden). Aç, ben geldim!
K.k. Aç geldinse evde de bir şey yok, ne yapacağız?
K. öyle değil be karı! Kapıyı aç. kapıyı!
K.k. Çocuk salıncakta, ben şimdi kalkamam, ninni söyliyorum.
K. Karı, kapıyı aç! Sonra çocuğun babasının kemiğinden başlatırsın.
K.k. (makam ile). „Kapıyı açtım çıngır mıngir çıngır lop.“
K. Bizim karı budalâ be! Çıngıraklı mıngıraklı kapı açma da görmedim.
K.k. Herif. eyi ki geldin ! Şu çocuğu al da sokağa götür, bir az gezdir !
K. Çocuk terli mi, gezdireyim ?
K.k. Canım, çocuğu bir az avut !
K. Çocuğa aport mu?
K.k. Amma uzattın ha! Sokakta bir az gezdir!
K. Ver bakalım, başımın belâsi! (Çocuk kucağinda sokağa çıkar.)
Ne tuhaf be, kaplumbağa gibi!
Çocuk (aglar). Uve uve uve!
K. Şimdi bunu nasıl susturmalı?
K.k. Herif, ninni söyle!
K. Ben ninni bilmem.
K.k. Ben ögretirim. (Makam ile:) „Ninni ninni ninnice!”
K. (makam ile). „Ninni ninni ninnice!“
K.k. „Bol soğanli bülürce”.
K. ..Bol soğanli bülürce“,
K.k. ..Oğlum yesin doyunca.”
K. Ben bulsam ben yerim. ..Oğlum yesin doyunca.’’
K.k. ,,Bir kova torba yoğurdu“,
K. „Bir kova torba yoğurdu”,
K.k. „Bu oğlani kimler doğurdu?“
K. Kim doğuracak? Sen doğurmadın mı? ,,Bu oğlan kimler doğurdu?”
K.k.. „Ne olaydı sekiz olaydı?“
K.”…Ne olaydı sekiz olaydı?"
K.k. ..Bir evde dokuz, olaydı?“
K. Ulan. mandira mı açacağız? ,,Bir evde dokuz olaydı?”
K.k. .Anası da poh poh edeydi, babası da vak vak güleydi?“
K. „Anası da poh poh edeydi, babası da vak vak güleydi?”
(Çocuk ağlar.) Ben bunu eve götürüyorum. bu durmıyor. (Gider.) Al bakalım
K.k.. Herif, buraya gel! Biz bu düğün işini nasıl yapacağız?
K. Nasıl düğün?
K.k. Nasil düğün olacak? Çocuklar geldi yetişti. Bunları ne zaman sünnet edeceğiz?
K. Ne zaman büyük bir yerde cemiyet olursa. o zaman biz de orada bizim çocukları da kestiririz.
K.k. Ben böyle ektilikten hoşlanmam. Ben mürüvvet göreceğim.
K. Mürüvveti göreceksin, komşunun kızı değil mi? Git de gör!
K.k. Herif. budalâ olma! Yakın vakitte cemiyet yapmalı.
K. Param yoksa. ne yapmalı?
K.k. Ben yok mok bilmem, mutlaka yapmalı!
K. Canım karı. kuzum karı, beni zorlama! Hele sabret bakalım ! Elbet
bir çaresi bulunur.
K.k. Bir yakın vakitte bunların hitanı icra olmalı.
K.Ben hir kere Hacivada gideyim de bunu Hacivada açarım. O bir çaresine bakar.
( Perdeye gelir, Hacivadı çağırır.)
Hacivad ( gelir). Ne var, Karagöz, ne haber?
K. Kuzum, şu bizim çocukları bir yerde sünnet ettirsene, bende bir para yok. Bizim karı benim iki ayağımı bir pabuca koydu.
H. Eyi ki söyledin, Karagöz. Bizim komşu Abida Beyin çocukları önümüzdeki hafta sünnet olacaklar. Söyliyeyim de sizinkileri de birlikte sünnet etsinler, olmaz mı?
K. Eksik olma, Hacı Cavcav! Sen Abida Beye söyle, ben de bizim karıya söyliyeyim olmaz mı? (İkisi de giderler .)
(H. Abida Beyin kapısını çalar, içeriden seslenirler.)
Uşak (içeriden), Kim o?
H. [içeriden], Açın kapıyı!
Uşak (Kapıyı açarlar.) Buyurun, Hacivad Çelebi!
H. Efendi evde: yok mu?
Abida Bey (içeriden). O buyurun. Hacivad Çelebi!
H. Efendim, afiyettesiniz inşallah!
Ab. Teşekkür ederim, Hacivad Çelebi. Siz de eyisiniz?
H. Efendime duada kusurum yok. Bendeniz zat-ı alinize bir ricaya geldim.
Ab. Buvurun, söyleyiniz! Ne gibi?
H. Şu bizim Karagözün çocukları için, sizin mahdum beylerle birlikte
sünnet ettirseniz, çok eyi olur.
Ab. Başüstüne, Hacivad Çelebi! Önümüzdeki perşembe günü cemiyet olacak.
H. Bendemz gideyim de kendisine malumat vereyim I Efendim, müsaadenizle, Allaha ’smarladık!
Ab. Sefa geldıniz!
Hacivad (girer. Karagözün kapısını çalar). Karagöz
K. (içeriden). Buyurun, ne istersin?
H. Önümüzdeki perşembe günü Abida Beyin çocuklariyle birlikte sizinkiler de sünnet olacak.
K. Çok eyi olur. (H. gider.) Abla
Karagözün karısı : Ne var, herif?
K. Hacivad söylemiş efendiye, bizim çocukları da birlikte sünnet edecekler,
K.k. Pekala ulur Biz de tedarik görelim!
( Şarkı ile sünnetçi gelir.)
Şarkı Saba
Nevbahar erdi, yine kesb-i mesar eyyamıdır
Zevk edip gel, gül açıl , ey gü1-izar, eyyamıdır,
Bülbül-i şeydalara feryad u zar eyyamıdır.
Nakarat: Azm-i gülŞen eyle, cananım. bahar eyyamıdır.
Gonce reng alsın görüp ruhsar-ı alinden senin
Nekhet? alsın sümbül u ful zülf u halinden senin,
İbret alsın serv kadd-i itidalinden senin
Evzan.
Hacivad(sünnetçiyi karşılar). Vay efendim, sefa geldin, iki gözüm ,
Sünnetçi Abid Ef. Sefa bulduk, Hacivad Çelebi
H. Cemiyet için geldiniz, değil mi efendim
S· Evet efendim!
H. Cermiyetin bu hafta olacağını biliyorsunz, değil mi?
S. Evet efendim. Perşembe günü. değil mi?
H. Evet.
S. Perşembe günü saat kaçta olacak acaba? Çünkü benim başka cemiyetlerim de var.
H. Saat kaçta olacağını bilemem. Birlikle gider Abida Beyi görürüz de. anlarız,
S. Olur, Hacivad Çelebi. Buyurun, gidelim!
H. Buyurun efendim!
( İkiside birlikte giderler, içeriden Abida Beyin hanesinin kapısını çalarlar kapıyı açarlar.) Baksanız a efendim, efendi evde mi?
Uşak (içeriden) . Buyurun . Hacivad Çelebi, evdedirler.
Abida Bey. Buyurun Abid Efendi!
S. Efendim, oturmaya vaktim yok, işlerim çok. Cemiyet perşembe günü saat kaçta olacak?
Ab. Akşam üstü saat dokuzda.
S. Bendeniz de saat sekiz buçukta behemehal gelirim.
Ab. Pek geç kalmayın !
S. Hayır efendim, saat sekiz buçukta gelirim . Allaha’smarladık! (Gider.)
Ab. Sefa geldiniz, kuzum Hacivad Çelebi! Şu hayalci ile hokkabazlara da. haber gönderin!
H. Başüstüne efendim! Ben şimdi bir tezkere yazarim. Allaha ’smarladık ! (Gider.)
Ab. Sefa geldiniz !
( Şarkı ile hayalci gelir.)
Şark: Saba
Bir esmere gönül verdim.
Firakiyle arttı derdim,
Benim olur diye sevdim.
Nakarat: Yanağı gül, dili bülbül,
Aşıkı çok, şuh-i levendim,
Ağlatma, gel, zülfü kemendini!
Şu cihanda güzel çoktur,
Senden gayri yarim yoktur
Al yanağın bana öptür!
Eyzan.
Bir kere yüzüme baktı.
Beni ateşlere yaktı.
Aklımı aldı da gittı.
Eyzan
Hacivad; Vay hayali efendi „ sefa geldiniz!
Hayali. Sefada daim olun, Hacivad Çelebi!
H. Bendeniz bir tezkere gönderdim, tezkereyi aldınız mi?
Hay. Aldım efendim! Cemiyet için değil mi?
H. Evet, önümüzdeki perşembe günü, yani cama gecesi cemiyet.
Hay. Pekâlâ efendim!
H. Bir gece için kaç kuruş istiyorsunuz?
Hay. Canım efendim, siz yabancı mısınız? Bir kaç kuruş verirseniz ben de razıyım.
H. Beş yüz kuruş verelim!
Hay. Pekâlâ efendim. Şimdilik bir kaç kuruş himmet eder misiniz?
H. Alın efendim, size yüz kuruş pey akçesi! (Verir.) Sabahleyin erken saat on ikide hayal zembiliyle adamlarınızı gönderirsiniz.
Hay. Olur efendim.
H. Cemiyet evi bu mahallede,
Hay. Biliyorum, puslaya hacet yok. Allaha ’smarladık! (Gider.)
H. Sefa geldiniz!
(Şarkı ile hokkabazlar gelirler.)
Ande vamoz el de aki,
Yo kero por aki.
Kaminamoz el Balata,
Cümbüş kon salata,
Ande ande el Balata!
Yasefîn oğlu. Haçanki, yele yele yeldik buralara, duyun evi nerelerde?
Hacivad (gelir). Vay Yasefin oğlu, sefa geldin!
Y.o. Sefa bulduk, Hacivad Çelebi!
H. Nasıl? Eyi misin?
Y.o. Çok şukur! Sen nisilsin?
Karagöz (içeriden). Dukamı ye de taşaklarım burnuna asılsın
H Size bir tezkere gönderdim, cemiyet için, geldi mi?
Y.o. Yeldi, Hacivad Çelebi!
H. Bu önümüzdeki perşembe günü cemiyet.
Y.o. Başustune ustune!
Karagöz (içeriden). Güverteye kimseyi oturtmuyor musun? Hepsi baş üstüne diyor.
H. Peyinizi vereyim! Perşembe günü erkenden takımlarınızı alın, saat on ikide gelin! (Para verir.)
Y.o. Pusla istemez, biz evi biliyoruz. (Gider.)
H. Sefa geldin! Ben de gideyim düğün sahibine haber vereyim! (Gider.)
(İçeriden.) Baksanıza efendim!
Abida Bey. Buyurun, Hacivad Çelebi!
H. Ahenk takımı hepsi mevcut.
Ab. Siz de gidin, Karagöze haber verin: Yarın sabah çocuklarını alsın familyasiyle beraber gelsin!
H. Başüstüne efendim!
(Gider, Karagözün kapısını çalar.) Bana baksan a Karagöz!
K. (içeriden). Ne haber. Hacı Cavcav?
H. Yann sabah çocukları al familyanla birlikte cemiyet evine git!
K. Başüstüne, Hacivad!
(Şarkı İle meydana karyola konur.)
Esirin oldum, ey zülfü kemendim.
Senin üftadenem, serv-i bülendim.
Aman pamâl-i cevr itme, efendim!
Nakarat: Yeter cevreyledin şuh-i cihanım
Şivekârım, dad elinden. el-aman!
Ruhun gülgonce-i bağ-ı bahadır.
Kaddin balâ, hiramın dilrübadır.
Cihanın meyli hep şimdi sanadır.
Eyzan.
Güzelsin, bibedelsin, dilsitansın,
Bulunmaz misli yok şuh-i cihansın,
Velâkin afet-i devr-i zamansın.
Eyzan.
H. Curcunabaalar, hokkabazlar, hazır mısınız? Çocuklar sünnet olacak!
Hepsi bir ağızdan. Hazırız efendim (Makam ile:).
Ten tere lâ. ten tere lâ, tere lele la. tere lele lâ, tere lele lâ
Dağda bir keçi,
Sivri dir kıçı,
Haspenin piçi,
A canını, bunda bir iş var!
Tere lele lâ. tere lele lelâ (mükerrer), ala bida, ala ala hey!
Eyzan.
H. Amanın efendim! Karagözün çocukları kaçtı!
Abida Bey. Mademki çocukları kaçtı, babasını tutun!
Hepsi birden. Tutun Karagözü, tutun ! (Tutarlar, Karagözü sünnet ederler.)
(Hokkabaz oynar, çırak tef çalar).
Usta. Amma, benim pehlivanım!
Yardak. Ve buyur buyur, benim ustaciğim!
U. Ulancâzim, yancâzima yelir yelmez bir patirdi bir kuturdu!
Y. Kim aldi kim yoturdu?
U. Bir vaveylâdir koptu!
Y. Hangi bahçeden koptu?
U. Ne?
Y. O mavi leylak!
U. Ulan, oyle değil!
Y. Ya nasıl?
U. Bir vaveylâdir koptu!
Y. İster mavi leylak kopsun ister kirmizi zambak!
U. Ulan, bir yurultu bir hengâmedir koptu!
Y. Yengen yorganı mi yakti!
U. Oyle değil! Hep senin lâkırdılarin sedremeki!
Y. Yetir bir baş içeyim!
U. Neden?
Y. O sert tömbekiden.
U. Oyle deyil külhanı! Sende hiç edeb erkân yok!
Y. Yeçen yun doğurdu.
U. Kim doğurdu?
Y. O yebe dükkân.
U. Ulan, hiç dükkân doğurur mu? Edeb erkân!
Y. Yeçen yun sattim.
U. Neyi sattin?
Y. Berber dukkâni.
U. Senin sözünde hiç vezn u natika yok.
Y. Bizim evde var.
U. Ne var?
Y. Vezne ile taktuka.
U. Ulan kulhani! Sozunu bilmezsin, sazini bilmezsin, kendini bilmezsin!
Y. Sozumu da bilirim, sazimi da bilirim, sizin evdekileri de bilirim.
U. Ulan, ne soyliyorsun?
Y. Sizin evde kileri mutfaği bilirim.
Karagöz. Ulan köpoğlan! Eyi oynayın’
Y. Oynarız, Karauyuz, oynariz.
U. Bak, Yahudi, sana bir şey söyliyeyim! Sende hiç terbiye yok.
Y. Terbiye nedir?
U. Seni terbiye için bir kaç tane yumurta lâzim.
Y. Ulan, işkembe çorbasi mi yapacaksin?
U. Yidersin bakkala.
Y. Yidersin bakkala.
U. Alirsin bir tabak.
Y. Bizim ustanın yediği boka bak!
U. Yidersin bakkala.
Y. Her yun yersin baklava.
U. Baklava değil! Yidersin bakkala, alirsin bir tabak.
Y. Yidersin bakkala, alirsin bir tabak.
U. içine bîr kaç tane sardalya,
Y. İçine bir kaç tane sandalya.
U. Bir az kireç.
Y. Bir az horasan.
U. Ulan, horasan ne olacak?
Y. Ne bileyim? Bir az kireç demedin mi? Kirecin y anisira horasan istemez mi?
U. Tabağin içine bir kaç tane sardalya.
Y. Bir kaç tane sardalya.
U. Bir parça zeytin yaği,
Y. Bir parça zeytin yagi.
U. Bir az sirke.
Y. Bir az sirke. Ne oldu oyle o?
U. Bir yuzel salata.
Y. Tipki senin gibi.
U. Ne?
Y. Koskoca kerata.
V. Yahudi, sen beni kizdiriyorsun! Ben adama kızarsam dort yozukurum.
Y. Ben de adama kızarsam sekiz yozukurum,
Karagöz. Yahudiler, kavga etmeyin!
U. Bezirgân, ben adamın ağzından girer burnundan çikarim!
Y. Onun kolayı, var.
U. Nasil?
Y. Ağzimi burnumu tikarim.
U. Evet!
Y. Falya deliğine bir mantar tikarim.
U. Evet!
Y. Sen içeride bok gibi patlarsın
U. Oşt!
Y. Pişti
İkisi beraber söylerler. Seni yidi, utanmaz, arlanmaz, alçak, yuzsuz, sümüklü, mundar, edepsiz, kudurmuş, uyuz kerata, pezevenk deyyusu! Tu tu! (Biri birinin yüzüm tükürür.)
U. ,,Gider oldum şerrinizden, geleceğim Mevlâ bilir.“
Y. Beli beli!
V. ,Bir acayip derde duştum nolacağım Mevlâ bilir.
Y. Beli beli!
U. Bulbul ağlar yaşin yaşin, elimden uçurdum huma kuşun.”
Y. Beli beli !
U. ,,Senceleyin tutu kuşu! Nolacağim Mevlâ, bilir,"
Bu fasil elimden kurtuldun, yelecek fasılda elime yeçersen. bak. ben de Sana yuzel marifetler yaparim!
K. Siktir soğuk keratalar! Ortalığı dondurdunuz.
Y. Karauyuz Ağa, tepe tepe kullan! (Gider.)
Hacivad(gelir). Vay Karagöz, geçmiş ola!
K. Nedir benim bu başıma gelen?
H. Çocukların yerine sen sünnet oldun. Ne arzu edersin ahenge dair?
K. Köçek isterim.
H. Baş üstüne! (Gider.) Bana baksanız a. köçekler oynasın!
(Şarkı ile köçekler meydana gelirler.)
Şarkı Köçek
İlkbahar olunca, aman, şen olur dağlar,
Açılır lâlesi Güzelhisarın,
Etrafında bağlar pek ruşen olur.
Nakarat: Salınır dilberi Güzelhisarın,
Kimin elinde kalem, yazı yazarlar,
Kimin elinde sünger, yazı bozarlar,
El ele vermişler yosma gezerler.
Eyzan.
Kiminin sevdiği yanı başında,
Kiminin sevdiği binek taşında,
Kol kola vermişler sular başında.
Eyzan.
Şarkı Köçek
Selanik, kahbe Selanik! (Mükerrer.)
Çok sular içtik bulanık.
Urum elleri dolanık.
Nakarat: İstanbula gidelim, köçeğim, gel gel!
Bize bu yer haram oldu; kaçalım, gel gel, köçeğim, gel gel!
Bursada eğlendik bir az.
Yetişti turfanda kiraz.
Selânikle Sofya, Seraz
Eyzan.
Akkermanda giydik tacı,
Erenler bize duacı, a leyli ley
Gözünü sevdiğim hacı.
Eyzan.
İstanbulini ardı deniz,
Sarardı, soldu gül, beniz.
Bunda yoktur eğlenmeniz.
Eyzan.
Şarkı Köçek
Benim sevdiciğim bahçenin gülü.
Güzeli sevenler olmaz mı deli?
Yaşmaktan uğramış yanağın alı.
Nakarat: Ben bir elâ gözlü yarden ayrıldım. .
Evlerinin önü ak gül ağacı.
Dökülür yaprağı, kalır ağacı;
Nedir bu sevdanın, bilmem, ilâcı?
Eyzan.
Evlerinin önü bayırdı bayır.
Atların yediği çayırdır çayır.
Bu sevdanın sonu hayırdır hayır.
Eyzan.
Dilberin eyisi Hırvatlı olur,
Güzelin sözleri pek tatlı olur,
Bizde bulunmazsa devletli olur.
Eyzan.
(Köçek biter, giderler).
Hacivad (gelir). Karagözüm, nasıl? Eğlendin mi? Başka bir isteğin var mı?
K. Hacivad, hayal isterim.
H. Baş üstüne! (Gider.)
(Velvele ile perde kurulur, hayal başlar.)
Küçük Hacivad.On kere dimedim mi sana: Sevme dokuz yâr’
Sekizde vefa yoktur ama yedi de zinhar!
Altı ile beş dört ile üç, başe çıkılmaz.
Üçün ikisin terkedegör ta kala bir yâr!
Hay Hak!
Bu perde seyrinde görünür zahirde edası.
Çoktur ahbab u yârane temaşada sefası.
Meydana çıksa naz u reftar ile Çeşm-i siyah,
Kavga eyleseler asmane çıkar sedası.
Bunu bir ehl-i kemal eylemiş âleme teşbih.
Benzer surette ademe, sirette kıyası.
Anlamış ola remz ile heman hal-i cihanı,
Hazret-i şeyh Küşterinin şam’ı nakş-ı ziyası.
Arif-i agah-dil bunu nice böyle kurmuş,
Şu zıll-i hayal ehl-i kerualâtın esası.
Huzur-u haziran! Cemiyet-i irfan! j Vakt-i sefa-yı yaran! La’İndir münafıktır Şeytan! Şeytanın dinsizliğine lanet, Rahmanın birliğine hamd-i bigayet!
Şevketlû, kudretlû, mehabetlû, azamatlû, kerametlû padişah-i maarif-perver ! şehinşah-ı madeletküster , veli-yi nimet-i biminnetimiz efendimiz hazretlerini ilelebed serirara-yı şevket ü şan buyursun! O deme değil! Ben bendenize, ben duacınıza, ben hâke, ben hâksâre, eli yüzü yunmuş, elfazı düzgün, musahabeti tatlı, fasih ül-lisan bir eğlenceli yâr olsa; ebyat bilse, eş’ar bilse, müfredat bilse, arabiyat ve farsiyat bilse, ilm-i usturlâba aşına olsa; o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese; dinliyen zevat sefayab olsa! Diyelim: iş ne imiş, işimizi Mevlâm onara!
Yâr, bana bir eğlence! Yâr. bana bir eğlence!
Vay, gelmiyorsun ha? Ben de seni aşağıya nasıl getiririm
(Gel-geç muhaveresi)
Küçük H. Şahlevendim, ah efendim, hoş geldin! (Gider.)
Küçük K. (gelir). Kehlelendim. sirkelendim, cumbulu boş geldin! (Gider )
K.H. (gelir). Ahu gözlüm, inci dişlim, hoş geldin! (Gider.)
K.K. (gelir). Ayı gözlüm, kazma dişlim, boş geldin! (Gider.)
K H. (gelir). Beni nigâhına esir etti o nazlı yâr! (Gider).
K.K. (gelir), Hacivadı kahveden kovmuşlar, bunda bir hal var! (Gider.)
K.H. (gelir). Benim yârim pek güzeldir, hem hafiftir uykusu! (Gider.)
K.K. (gelir). Kahveden kovulduğunun şimdi çıktı kokusu! (Gider.)
K.H. (gelir). Yâre yalvardım, bizim tarafa atlasın! (Gider.)
K.K. (gelir). Beynin ortasında küllü su çömleği patlasın! (Gider.)
K.H. (gelir). Karagözüm, gel gidelim senin ile Sereze! (Gider.)
K.K. (gelir). Yakana veriştireyim iki urup bir endaze! (Gider.)
K.H. (gelir). Yâr serkeş, sine pür-ateş, gönül sevda-perest! (Gider.)
K.K. (gelir). Ben bundan ne anlarım, a teres(t) oğlu teres(t)? (Gider.)
K.H. (gelir). Derune aşına ol, seni bigâne sansınlar! (Gider.)
K.K. (gelir). Gel funda payına, Hacivad, seni çingâne sansınlar! (Gider.)
K.H. (gelir). Hasreti ruhsar-ı âlin sinem etti dâğdar! (Gider.)
K.K. (gelir). Eski feslere billûr bardaklarım kâselerim var (Gider.)
K.H. (gelir). , , . rakibin göz süzüp geçmeleri! (Gider.)
K.K. (gelir). Ne çeker acemi saka elinden Horhor’un çeşmeleri! (Gider.)
K.H. (gelir). Hayal-i yâr ile akşam ta subha değin ağladım! (Gider.)
K.K. (gelir). Bizim eşek aksak olmuş, ayağını dağladım! (Gider.)
K.H. (gelir). Fırkatınla, nazlı yârim, eşk-i çeşmim çağlıyor! (Gider.)
K.K. (gelir). Süpürgeler ucuzladı, çingeneler ağlıyor! (Gider.)
K.H. (gelir). Palamida palamida pala mida! (Gider.)
K.K. (gelir). Hasköydeki teyzeni de, ablam da. halanı da! (Gider.)
K.H. (gelir). Geçti tiğ-i hasretin ta canıma! (Gider.)
K.K. (gelir). Anladım illetlisin, gelme artık yanıma! (Gider.)
K.H. (gelir). Gel gidelim Göksu’ya, yiyelim dolma! (Gider.)
K.K. (gelir). Gel götümü ye, Hacivad, namerde muhtaç olma! (Gider.)
K.H. (gelir). Karagözüm, Karagözüm, daha sana sözüm çok! (Gider.)
K.K. (gelir). Çulha mekiği gibi git gel, kerata! Zarar yok! (Gider.)
K.H. (gelir). Yârin uğruna can u baş feda edelim! (Gider.)
K.K. (gelir). Eski tabanı delik mestlere isgara maşa verelim! (Gedir.)
K.H. (gelir). Dün gece yâr hanesinde yastıcığım taş idi!(Gider.)
K.K. (gelir). Sakannın merkebine bindim, üstü başı yaş idi! (Gider.)
K.H. (gelir). Bivefa yâr aşığa biganedir! (Gider.)
K.K. (gelir). Bilmiyenler anlasınlar: Hacivad çingânedir! (Gider.)
K.H. (gelir). Keskin olur şu Bafra’nın tütünü! (Gider.)
K.K. (gelir). Hacivad, bizim oğlanın ye götünü! (Gider.)
K.H.(gelir). İki satır yazı yazdım,şu güzelin tahtasına!
K.K. (gelir). İki yumruk yiyeceksin beyninin ortasına!
K.H. (gelir). Bayılırım tatlı bale
K.K. (gelir). Hacivad, sabah akşam götümü yale!
K.H. (gelir). Denize bir ağ çevirdim, geldi çıktı bir istekos!
K.K. (gelir). Denizden çıktı kocaman istemetekos!
K.H. (karşılar). Ulan, söyliyemedin!
K.K. Söyledim!
Büyük K. (yataktan tashih eder). Ulan, altta kalma, cevap ver!
K.H. Denize bir ağ çevirdim, geldi çıktı bir istekos!
K.K. İstemetekös!
K.H. İstekos!
K.K. İstemetekös!
K.H. Ben sana bir şey söyliyeyim mi? Senin dilin dönmüyor!
K.K. Ulan, benim dilim makinalı mı?
K.H. Şimdi sana makinalı diyen oldu mu?
K.K. Söyledim ya!
K.H. Haydi heceliyelim!
K.K. Nerede geceliyeceğiz ?
K.H. Nerede geceliyeceğiz? Saçma söyleme! Gel sen benim elimi öp!
K.K. Öpeyim! (Öper.) Ulan, elin tuzlu imiş!
K.H. El öpme ile ağız aşınmaz. Öp elimi!
K.K. Öpeyim! (Öper.)
K.H. Bilâder, bu akşam sana hocalık edeceğim. Öp elimi!
K.K. Öpeyim! (öper.)
K.H. Şimden sonra adam olacaksın. Öp elimi!
K.K.Öpeyim! (Öper.)
K.H. Şimdiye kadar hiç kimsenin önüne diz çökmedin mi? Öp elimi!
K.K. Çökmedim. Öpeyim! (Öper.)
K.H. Senin gözünü oyarım, öp elimi!
K.K. (tokadı atar). Ulan, sen karga mısın, benîm gözümü oyacaksın?
K.H. Elif sin-l esa: is!
K.K. Herif ile sais!
K.H. Herif ile sais değil! (Tokat atar.) Eilf sin-l esa: is!
K.K. Ulan kerata, eline sıçayım! Ne vuruyorsun?
K.H. Elif sin-l esa: is!
K.K. Elif sin-l esa: is!
K.H. Te sün: te!
K.K. Te sün: te!
K.H. İste!
K.K. Ver!
K.H. Değil, a canım! İste!
K.K. İste!
K.H. Kaf zey-l ötör: koz!
K.K. Kaf zey-I ötür:kozI
K.H. Ne oldu?
K.K. Beykoz!
K.H. Değil, a canım! Kaf zey-I ötör: koz!
K.K. Kaf zey-l ötör: koz!
K.H. Ne oldu?
K.K. Terkoz!
K.H. Değil!
K.K. İspatı koz!
K.H. Değil !
K.K. Oriya koz!
K.H. Değil!
K.K. Maça koz!
K.H. Değil!
K.K. Kupa koz!
K.H. Değil!
K.K. (Tokadı atar). Siktir kerata! Hangisi koz olursa olsun! Benim neme lâzım benim?
Varayım gideyim idgâha dolaba dilber seyrine!
Bakalım aine-i devran ne suret gösterir! (Gider.)
Hacivad. (gelir). Nasılsın, Karagöz? Eğlendin mi?
Karagöz.Hayal seyrettim.
H. Beğendin mi?
K. Pekâlâ!
H. Başka bir şey ister inisin?
K. Hacivad, ortaoyunu isterim.
H. Başüstüne! Ben şimdi gider ortaoyunculara söylerim, başlasınlar! (Gider.)
(Saz semaisiyle Peşekar çıkar.)
Tere lele lâ tere lele lâ. (Mükerrer.)
Peşekâr. Amma, benim pehlivanını!
Nakaracı. Buyur, benim pehlivanım!
P. ..Çifte Ortaklar" oynunun taklidini aldım, çal. usul ü aheng ile! Efendilere temaşa ettirelim !
(Şarkı ile Kavuklu gelir.)
Şarkı Hicaz
Niçin a sevdiğim, niçin?
Seni sevdim, odur suçum.
Turralanmış sırma saçın.
Çözen benden beter olsun!
Nakarat: Beter olsun, beter olsun
Çok ağlattın, yeter olsun!
Karedir kaşların kare.
Sen açtın sineme yare.
Beni eşimden avare
iden benden beter olsun !
Eyzan.
Güzel, geçersen elime,
Çekerim seni yemine.
Benim şimdiki halime
Gülen benden beter olsun!
Eyzan.
Peşekâr. Hoş geldin, sefa geldin! Etrafı tekerlek, kendisi renk renk, yarısı sökülmüş, yarısına kahve dökülmüş mangal yaygısı!
Kavuklu. Hoş bulduk, sefa bulduk! Burguları gevşemiş, kirişi kopmuş, sabaha kadar kafa siker, hiç dinlenmez çingene çalgısı!
P. Ne münasebet? Bir insan çingene çalgısına benzer mi?
Kav. Peki, bir insan da mangal yaygısına benzer mi?
P. Ben seni acel acayip gördüm, mangal yaygısına benzettim.
Kav. Ben de seni sesin bir acayip falso çıkıyor diye çingene çalgısına benzettim.
P. Ulan köftehor, nerelerdesin? Gözükmüyorsun.
Kav. Beni sana Yangınkulesi diye kim söyledi? Her zaman evdeyim, nerede olacağım!
P. Çanım efendim, evvelleri mahalle kahvesine çıkardınız, şimdi çıkmıyorsunuz.
Kav. Aybaşım var, çıkamam!
P. Öylesi değil ! Bazı ahbaplarla birlikte muhabbet ederdik, şimdi ise birbirimizin yüzünü gördüğümüz yok.
Kav. Birbirimizin yüzünü görüp te ne olacak? Namahremiz!
P. Hakikatsizsiniz!
Kav. Gönüller bir olsun! Yine görüşürüz. Geçenlerde oturuyordum, kocakarı canımı sıktı.
P. Ne gibi efendim?
Kav. Ne gibi olacak? Var bilmez yok bilmez, her şeye söylenir, çenesi durmaz.
P. İhtiyarlık efendim! Siz onun kusuruna bakmayın!
Kav. Boğaz boğaza kavga ettik, nasılsa elinden yakamı kurtarır kurtarmaz sokakta aldım soluğu.
P. Demek evde oturamadınız, kaçtınız.
Kav. Ne yaparsın? Yolda dalgın dalgın gidiyor, yüzü koyun kapandığımı biliyorum, bir gürültüdür koptu.
P. Aman efendim, ne imiş o gürültü?
Kav. Ben de bilmiyorum. Meğerse sokakta gezen fesçilerden birisi geze geze yorulmuş, yorgunluk almak için mahalle kahvesinin önüne oturmuş. Elinde nargile içerken, ben nasılsa nargileye çarpmışım da haberim yok.
P. Kaza, kaza!
Kav. Nargile parça parça olmuş, fesçi bir taraftan, kahveci yakama sarılmış öbür taraftan, bağırır nargilenin parası diye, ahali başımıza toplandı. Bir rezalet ki tarif edemem. Bilâder, bir kazadır oldu dedimse de kime söylersin? Bir türlü yakamı ellerinden kurtaramadım.
P. Paran yoksa canını alacak değiller ya !
Kav. Allah eyileri eksik etmesin!
P. Amin!
Kav. Kahvenin karşısında bir konak var. Konağın efendisi bizim halimizi seyredermiş. Uşağını gönderir kahveciye nargilenin parasını verir, kahvecinin elinden kurtuluruz.
P. Tahlis oldun mu?
Kav. Evet, tahmis buldum. Efendiye teşekküre gitmeli, değil mi ya?
P. Elbette gitmeli!
Kav. Ben doğru konak kapısından içeriye, paldır küldür merdivenden yukarı çıktım. Uşaklardan birisi karşıma çıktı. Uşaktan sordum efendi hangi odada oturuyor diye. Uşak en üst katta oturuyor dedi. Ben bir merdiven daha yukarı çıktım, bir büyük oda var. Efendinin oturduğu oda budur zanniyle kapının perdesini kaldırdım.
P. Efendi içeride mi ?
Kav. Kumar mı oynıyor? Efendi içerde mi? Ne bileyim?
P. Odada mı oturuyor?
Kav. Evet, odada oturuyor. Meğerse efendi vekilharç ile hesap görüyormuş. Usul ile elimden geldiği kadar tazim ile içeriye girdim.
P. Hemen patı çak!
Kav. Pattan evvel sardunyalar var.
P. Efendinin damenini buset!
Kav. Dümenini puşt ettim. Efendiye doğru süratle koşarak eteğini öperken, efendi gecelik entarisiyle oturuyormuş, efendinin eteği elimde kalmaz mı?
P. Aman bilâder, yüreğime inecek!
Kav. Geri çekilirken meydanda tütün tablası varmış; üstüne basar basmaz bütün tütün külleri ortaya dökülmesin mı?
P. Bilâder, terbiyesizlik terbiyesizlik üstüne! Ben yapmışım gibi mahcup oldum!
Kav. Bereket versin ki efendi sabırlı adammış, Hiç bir şey söylemedi. Kızacak yerde bilakis bana: Sefa geldin! dedi.
P. Hilmiyeti var demek.
Kav. Ben de: Sefada daim olun! dedim.
P. Aferin bilâder, eyi cevap vermişsin!
Kav. Okadar da eşek değilim ya! Efendi baha otur! diye yer gösterdi.
P. Oturdun mu?
Kav. Ben de efendinin göstermiş olduğu iskemleye yavaşça oturayım derken altımda çatır çatır kırıldığını ve soğuk soğuk bir şeyin üstüne oturduğumu hissettimse de hiç aldırmadım.
P. Acaba üstüne oturduğunuz şey ne idi?
Kav. Halbuki vekilharç hesap görmek için efendinin yanına girdiği zaman beraberce götürmüş olduğu hokkanın üzerine oturmuşum.
P. Demek ki hokka kırıldı.
Kav. Öyle olmak gerek. Efendi bana dedi ki; Mizaç-i aliniz eyi midir dedi. Ben de eczacı Veli ağayı soruyor zannettim. Evet, bizim mahalledeki eczacı Veli ağa eyidir, dedim.
P. Sen bütün lâkırdıları ters anlıyorsun!
Kav. Nasılsa, o aralık bir uşak içeriye girdi, yemeğin hazır olduğunu söyledi. Efendi bana: Buyurun, birlikte taam edelim! dedi, ben de ne anlasam eyi?
P. Ne anladın?
Kav. Birlikte hamama gidelim! anladım. Bendenizi mazur buyurun! dedim. Efendi zorla beni kaldırdı, nasılsa, efendi öte tarafa bakarken mendil ile cüppenin arkasını sildim, mendili cebime koydum, efendinin arkasından ağır ağır yemek odasına indik.
P. Otur da karnını doyur!
Kav. Yemek odası, bahçeye nazır olan odaya alafranga surette kurulmuş sofrada bir çok yemiş.
P. Efendim, alafrangada hazmı teshil için ekseri sofrada meyva bulunur.
Kav. Sofrada billur kâselerin içinde dördü beşi bir okka gelir şeftaliler duruyordu. Evvelâ efendi sofraya oturdu, sonra da ben oturdum.
P. Yemeğe başladınız mı?
Kav. Daha vakit var. Yemek odası gayet sıcak olduğundan şakır şakır terlemeğe başladım, cebimdeki mendil ile terimi sildim. Burası tuhaf: Efendim yüzüme bakıp bakıp gülüyor, uşaklar da öyle.
P. Bilâder, ne için gülüyorlar?
Kav. Ne için güldüklerinin farkında değilim. Ben başladım hiddetlenmeğe. Meğerse cüppemi sildiğim mendil ile yüzümü sildiğim vakit bütün yüzüm simsiyah olmuş, bana bakıp muttasıl gülüyorlar.
P. Aman bilâder. maskara gibi bir şey olmuşsun!
Kav. Maskara sensin! Hararetten ağzım köpürdü, uşağın birisini çağırdım, bana bir su ver diyecek yerde bana bir şeftali ver! dedim. Uşak ta delikanlı, tesadüfe bak!
P. Demek şab-i emred?
Kav. Şapçı Mehmed değil: delikanlı, genç!
P. Şab-i emred demek genç demek!
Kav. Evet bilâder! Ne hal ise, yemeğe koyulduk. Efendi yemek yerken yediği etin kemiklerini sıyırıp bahçedeki fino köpeğine atıyor. Ben de alafrangada âdet böyle imiş diye ben de etin kemiklerini attığım gibi şangır şangır canım kırıldığmı görünce şaşırdım kaldım. Meğerse efendinin tarafındaki pencere açıkmış, benim tarafımdaki pencere kapalıymış. Sabahleyin mermer tozu ile silindiği için açık mı kapalı mı fark olmıyor. Nasılsa yemekten kalkdtık.
P. Efendi çok sabırlı adammış.
Kav. El yıkamak için liğen ibrik getirdiler. Siz yıkayanız, yok, sız yıkayınız! diye bir takım tekliften sonra benim yıkamak!iğimi efendi söyledi.
P. Evvel siz yıkadınız, öyle mi ?
Kav. Evet. Elimi yıkarken nasılsa sabun elimden kayar kaymaz efendinin suratına. Ne diyeceğim? Şaşırdım kaldım.
P. Amanın, yüreğime inecek!
Kav. Benim kolumdan tutar tutmaz kapı dışarı zamkinoz!
P. Ben de orada bulunmuş gibi terledim, bilâder!
Kav. Şimdi sana geldim, elinin altında bir dükkân varsa bana ver.
P. Başüstüne! Benim de elimin altında bir dükkân var, sana vereyim.
Karagöz. Hacivad. gel bunları sustur, canım sıkıldı.
(Orta oyunu biter, giderler. Hacivad gelir.)
Hacivad. Karagöz, nasılsın?
K. Ben eyi oldum, canım sıkılıyor. Eve gideyim de gelirim. (Gider, kendi nrıtbası ile gelir, Hacivad da gelir).
Hacivad. Ey Karagöz, geçmiş olsun!