17 civibaskini

Hacivad. (semai söyliyerek perdeye gelir).
Bus ider iken damenini payına düştüm.
Tirin gözetirken o kaşın yayına düştüm,
İksir-i baha derler idi bana gabari.
Dergâh-i mu’allâda şeref babına düştüm.

Hay Hak!

( Perde gazelini okur:)
Bu perde çeşm-i ehl-i zahire bir nakş-ı surettir,
Rümuz erbabına amma ki temsil-i hakikattir.

Cihana benzedüp Şeyh Küşteri bu perdeyi kurmuş
Müşabih eylemiş ecnasa, tasviri ne dikkattir!

Havadar-i safaya neş’e bahş eyler bunun seyri,
Hakikat-bîn olan erbab-i tab’a aynı ibrettir.

Ne var bilmez verayı perdede amma budur tahkik,
Lisan-i hal ile hal-i cihani bir hikâyettir.

Eğer dikkat olursa Karagözle Haci Evhada.
Me’alin fehm iden ehl-i kemâle başka halettir.

Nice mâna olur melhuz tahtında bunun, seyret!
Nikâtın anlasın ehli deyu arz-i nezakettir.

Sönünce şem’ eşhas-i suver nabud olur birden.
Cihanın bibaka olduğuna işte işarettir.

(Taganniya başlar.)

Yâr, bana bir eğlence, aman, bana bir eğlence!
Bir gün aram idemem sensiz, efendim,
Tez gel, bilmiş ol kim kıyarım canıma kendim.
Tez gel. aman, bana bir eğlence!

(Karagöz Hacivadla kavga ederler. H gider.)

Karagöz. Seni gidi beni bilmez, hiç kimseden utanmaz, asli borcuna para vermez, dolandırıcı herif seni. Senin iki bacağından tuttuğum gibi sallar sallar Tekfurdağına kadar fırlatırım, alçak herif! Benimle ne alıp veremiyorsun ? A mum bacaklı kerata! Her akşam gelirsin kapımın önüne; dır dır dır(Hacivad gelir) dır(H. gider),zır zır zır( H. gelir) zır( H. gider), hır hır hır ( H. gelir) hır (H. gider)! Fitne kumkuması herif!
H. (gelir).Vay efendim!

Hoş geldin, sefa geldin, şikest olmuş çanak.
Gel, bu akşam neş’eyab ol bir iki tek bade çak!
Sen çakarken gelsin âlâ taze dolma bir tabak.
Ellerini bağlasınlar, ben yiyeyim sen de bak!

K.Hoş bulduk sefa bulduk, bilâder bana bak!
Böyle şeyler söyleme, herkes sana der. Dangalak
Nafile üzme yüreğin, boş yere etme merak!
Dolma niyetine yermişin âlâ dayak? (Vurur.)
H.Karagöz, nasılsın?
K.Çocuğun oturağı senin burnuna asılsın!(Vurur.)
H.Karagöz, senin o evdeki karına söyle, öyle vakitli vakitsiz bize gelmesin!
K.Neden, ulan?
H.Neden olacak? Geçen gün sabah namazı çat çat kapı! Bir de bizimki kapıyı açar bakar ki senin o mendebur karın !
K.Benim karım mendebur, seninki, . .
H.İşvebazım nazeninim! O günü de bizimkiler hamama gidecekler, hazırlık görürler.
K.Hazırlık görüyorlar, öyle mi?
H.Evet. Arkasında bir eski ferace, başörtüsü simsiyah , ayağında yarım pabuç …
K.Söyle bakalım, yarım havuç!
H.Ay ağında çorap yok, kir içinde ayakları, İşvebazım nazeninim her ne kadar senin şırfıntı, yelloz sümüklü, mendebur karını istiskal ederse de anlamaz . ..
K. Aferin kan! Tıpkı benim gibi!
H.Bakar ki olacak iş değil, onu da götürmeye mecbur olur.
K.Benim karı yüzsüzlerdendir.
H. İşvebazım nazeninim hamam bohçalarını hazırlar, tas tarağı toplar: senin o şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karın bohçaları ardlı önlü omuzuna alır yola revan olur.
K. Aferin, karı!
H.Benim İşvebazım nazeninim dahi giyinir kuşanır, hanım kızımla birlikte giderler.
K.Bizim karıya yaklaşırlar mı?
H.Senin karın yolda bizimkileri bekler birleşirler. Benim işvebazım nazeninim turşucudan turşu alırlar, senin şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karma turşu bakracını verirler.
K.Yolda başlasın yemeye!
H.Bunlar doğru hamama vâsıl olurlar.
K.Yolda giderken Vasili bulurlar mı?
H.Bunlar hamam kapısından içeri girer girmez ana kadın ustaya, usta natıra.. .
K.Usta binmiş mi katıra?
H.Natır hanım hamamcı hanıma: ‘Hacivad Çelebinin haremi hanım geliyor’ diye birbirine girerler.
K. Ulan, bunlar zıvanalı mi, birbirine nasıl giriyorlar?
H.Değil efendim! Benim itibarıma!
K.İtibarına köpek sıçsın!
H.Ana kadın senin şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karından bohçaları alır.
K.Bizim karı yorulmuştur, bir parça dinlensin!
H.Natır hanim, ustalar benim işvebazun nazeninimin koltuğuna girer sedire çıkarırlar!
K. Sedyeye mi çıkarırlar?
H.Kerevetin üstüne çıkarırlar.
K.Bayram yerinde mi bu, kerevete çıkarıyorlar?
H.Bunlar soyunurlar dökünürler, ustanın birisi benim işvebazım nazeninimin koltuğuna girer, bir koltuğuna da natır hanım girer, hanım kızımın da bir koltuğuna bir usta girer, doğru hamamdan içeri tıpış tıpış kurna başına otururlar.
K.Benim karı nerede kaldı, Hacivad?
H.Senin o şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karın da elinde turşu bakracı arkadan gelir, hamamın göbektaşina oturur.
K. Aferin karı. Doğrusu pisboğazın birisidir.
H.Bizimkiler kurna başından kalkarlar gelirler göbektaşina.
K.Sangüzeldeki Kıztaşına mı geliyorlar?
H.Değil, a canım! Hamamın göbektaşma gelirler, başlarlar turşu yemeye.
K.Bizim karı yemiyor mu?
H.O senin şırfmtı.yelloz,sümüklü,mendebur karın da turşu kâsesinin içine beş parmağım birden sokar. Tırnaklarını kesmemiş, mavi mavi arasına kirler dolmuş. Benim îşvebazım nazeninim bunu görür görmez iğrenir, hanım kızımla turşudan elini çekerler.
K. Aferin karı! Kendi kendine yesin turşuyu!
H.Karşı tarafla da kurna başında bir emzikli hanım yıkanıyormuş; senin o şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karın şapır şapur turşu yerken imrenir.
K.Karı turşu yerken iğrenir mi?
H.Yüzünü kızdırır, senin o şırfıntı, yelloz, sümüklü, mendebur karından turşu ister; senin karın ne dese beğenirsin ?
K. Ne demiş?
H. “Hanım, biz bunu bedava almadık, para ile aldık” dememiş mi?
K. Aferin karı! Beni utandırma, göreyim seni!
H. “Kuzum hanım, canım hanım, rica ederim, emzikliyim, bir parça yediğiniz turşudan verin” demiş. 0 hiç oralarda değil; yalnız başına bir kâse turşu yu yemiş!
K. Pek âlâ etmiş.
H.Karagöz, sen olsan vermez misin?
K. Vermem.
H.Haydi, şöyle farzedelim ki sen karının yerinde ol. ben de o emzikli hanım imişim gibi senden turşu isteyim. Bak, verir misin vermez misin ?
K. Peki. A canım turşu (yer gibi yapar) senin suyuna limon mu sıktılar, turşu ?
H.(taklit yapar).Kuzum hanım, canım hanım, bana bir parça turşu ver!
K. Vermem. A canım turşu, âlâ turşu.
H.Kuzum hanım, emzikliyim.
K.Emziğin kopsun, vermem.
H.Kuzum hanım, canım hanım. Südüm çekilecek, bana bir parça ver.
K.Çekilirse çekilsin, vermem.
H. Bana yazık olacak.
K.İster yazık olsun, ister kazık.
H. Mememde sora çıban çıkar!
K. Çıkarsa çıksın!
H.Memem düşer!
K.Düşerse düşsün!
H.Hanım efendi, merhametine sığınırım!
K.Ben Öyle şeyden anlamam. Vermem.
H.Kuzum hanım, canım hanım! Bir adamın kanma gireceksin!
K. İster kanma gireyim, ister canına. Vermem.
H.Şu dakikada ölüyorum, bir şeyler oldu; ağzımdan nefesim çıkacak!
K.Nefesin değil, isterse canın çıksın, yine vermem.
H. Karagöz, sen karından çingene imişsin.
K. Benim karımın oburluğunu göreceğine evdeki karının kızının aşifteliğini gör, kerata! (Tokadı atar, H. gider.)
Sen gidersin de beni pamuk ipliğiyle bağlamıyorlar ya! Ben de gideyim idgâha dolaba dilber seyrine! Bakalım aine-i devran ne suret gösterir!(Gider.)

(Şarkı ile Zenneler gelirler1.)

Şarkı Hüzam.
Derdimin dermanı sensin. ey peri,
Tende canım canı sensin. ey peri.
Gönlümün sultanı sensin, ey peri.
Nakarat: El-aman, ey nazlı yârim, el-aman
Bende-i biçarene derman senin,
Padişahsın bugün, ihsan senin,
Dil senindir, sen benimsin, can senin.
Eyzan.

Hacivad.(Zennelerin karşısına gelir).Maşallah, hanım kızım, sefa geldiniz!
Zenne.Allaha emanet ol, Hacivad Çelebi! Acaba aramızdan kara kedi mi
geçti? Çoktan beri gözükmüyorsunuz!
H.Ne münasebet efendim? Malûm ya: hem serde ihtiyarlık, hem de benim afyunî olduğumu bilmiyor musunuz?
Z. Güzel amma, efendim, hiç olmazsa ara sıra teşrif eder de bir kahvemizi içerdiniz.
H.Artık efendim, kusuruma bakmayın! İhtiyarlık, affedin! Her ne hal ise böyle bağteten teşrifinizden bir şey anlıyamıyorum.
Z. Ah. Hacivad Çelebi! Başıma gelenleri hiç sormayın!
H.Hayrola efendim! Ne gibi, bakayım?
Z.Şimdiye kadar oturduğumuz evin havası fena olduğundan gerek ben, gerek cariye hastalıktan baş kaldıramadık!
H.Vah vah, hanım kızım!
K. (içeriden).Aşağıda Ördek nağmesi var!
Z.Biz o evde oturdukça rutubetten başımızı kaldıramıyoruz, dayanılacak şey değil. Ben de düşündüm, ne yapalım diye Cemalifer ile birlikte sana geldik. Sen de bizim eski baba dostusun, bizim çaremize bakarsın.
H.Pek âlâ efendim. Sen nasılsın bakalım, Cemalifer kalfa?
Cemalifer.Eteklerinizi öpüyorum efem!
H.Tamam vaktiyle geldiniz. Benim elimin altında bir güzel ev var , üç dört odalı, içinin mobilyası da var: eşya getirmeye de lüzum yok.
Z.Teşekkür ederim, Hacivad Çelebi!
H.Estağfurullah efendim! Siz benim küçükten beri elimde büyüdünüz!
Z.Eksik olmayın, Hacivad Çelebi! Evi görebilir miyiz?
H.Hay hay! Buyurun, gidelim; bizim fakirhanede de bir kahve içersiniz.
Z.Tacizlik olmasın, Hacivad Çelebi; gidelim evi görelim.
H.Tâcizlik ne demek? Mademki haneyi gezmek istiyorsunuz, buyurun, gidelim!(Giderler.) İşte efendim: Şurası mutbak, bu da tavuk
kümesi; işte efendim, burası da bodrum katı, avlu tekmil mermer döşelidir; burası da bahçesi; bahçede havuz vardır.
K. (pencereden). Havruz başına geçsin, kerata!
H.Yukarıda üç oda, döşemesi ve sair lâzım olan şeyler mevcuttur.
Z.Pek âlâ, Hacivad Çelebi, acaba bu evin mahiyesi kaç kuruştur?
H.Efendim, aydan aya dörtyüz kuruş verin!
Z.Pek çok!
H.Siz de verin!
Cemalifer. Efem; aydan aya üçyüz kuruş verelim!
H.Pek azdır!
Z.Cemalifer pek güzel söyledi, aydan aya üçyüz kuruş eyi.
H.Sahibi üçyüze vermez.
K.(içeriden).Üçyüze vermezse, ikiyüze versin!
Z.Üçyüz elli olsun!
H.Bendeniz mal sahibinin gönlünü yaparım. Haydi, Allah rahatlık versin, güle güle oturun!
Z.Eksik olma, Hacivad Çelebi!(Giderler.)

(Şarkı ile Sarhoş gelir.)

Nice sevmeyeyim dostlar

Sarhoş.Hey gidi kahbe felek hey! Beni yine kalaysız tencerede kavur kavur kavurdun!
K.Aşağıda bir ses var. Hele dur bakalım, kimdir o? -(Pencereden bakar.) O rakı tellâlıymış!
S. Çoban köpeğinin pencereden insan gibi baktığım görmedim : fino köpeği olsa münasebet alır.
K. (pencereden),Çoban köpeği babandır, ağzını topla!
S.Vay. sen adam mısın?
K.Hayır, bostan korkuluğu.
S.Aşağıya gel, kafadar!
K.Geliyorum, kafası bol! (Gelir.)
S.Senin şahsına bakılırsa, kulağı delik bir adama benziyorsun.
K. Evet, validem kulağıma küpe takmak için kulağımı küçükken delmiş.
S.Beni dinle, gözüm!
K.Söyle, kulak tozum!
S.Haydi seninle geçelim Galataya , işkembe çorbası yeriz; köprü parası da benden.
K. Hesaba bakılırsa, işkembe çorbasının parası benden.
S.Ne dedin?
K. Vaz geç, vaz geç, ben arkadaşla bir yere gitmem.
S.Niye gitmezsin?
K.Arkadaş için on para köprü parası verilir mi? On para bu. on para!
S.Yo. olamaz! Benim canım işkembe çorbası istiyor.
K.Benimki istemiyor; zorla değil ya!
S.Öyle ise, kafadar, sen yemedikten sora ben de yemem. Senin adın ne?
K. Benim adım Karagöz.
S.Karga göz mü ?
K.Hayır, martı göz! Karagöz, Karagöz!
S. Ben kara göze bayılırım, a canım Karagöz!
K.Gözüm kara değil, ismim Karagöz.
S.İspirin kara uyuz mu?
K.Hayır, kırmızı frengi.
S.Sen de brak şu pezevengi!
K. Adım Karagöz.
S.Bana bak, Karagöz, sen benim adımı sormuyorsun.
K.Senin adın nedir?
S.Bana adla sanla Tuzsuz Bekir derler,
K.Zaten senin tatsız tuzsuz olduğunu pencereden bakarken anladım.
S.Sana bir şey söyliyeceğim.
K. İstersen iki şey söyle!
S.Ben bu akşam rüyada babamı gördüm.
K.Hayırdır perşembe.
S.„Ey oğlum, şimdiye kadar dokuzyüz doksan dokuz kanın vardır; bu akşam karşına kim çıkarsa onu da öldür tam bin kişi olsun" dedi.
K. Babanın kemiğine sıçayım ananın da!
S.Ben babanım vasiyetini yerine getireceğim.
K.Vasiyetname meydanda yok.
S.Amma uzattın ha! Bir insan ahbabından bir kafayı esirger mi?
K.Bu koyun kafası değil, insan kafası, insan!
S.Bak, ben seni kaç illetten kurtaracağım: Diş ağrısı, baş ağrısı, göz ağrısı, kulak ağrısı, ve sair illetlerden kurtulursun.
K.Ben bu illetlere çare bulurum.
S.Sen şuraya otur da ben seni ilk posta ile ahrete göndereyim.
K.Belki ben üçüncü posta ile gideceksem?
S.Sen beni dinle! Şuraya otur, diz çök, cebinden bir mendil çıkar boğazına bağla!
K. Mendili boğazıma niye bağlayım?
S. Kellen yere düşüp de toz olmasın!
K. İnayetinle yerin dibine bat!
S. Eğer benim kestiğim kafayı beğenmezsen köşe başında eskici var, Ona gider değiştirirsin.
K. Bana baksan a, bu kafa yerinden çıkmaz, anlıyor musun? Çıkarsa beş para etmez.
S.Ben onu yerinden çıkaracağım.
K. Dayağın meyanesi geliyor. Pek zoretme, pişman olacaksın.
S.Ben çıkaracağım.
K.Ben de çıkartmayacağım.(Sarhoşa tokadı atar.)
S.Vay, ben bu yaşıma geldim geleli bana hiç kimse tokat değil, bir fiske bile vurmadı! Bu ne cesaret, bu ne cüret?
K. İster cura et ister etme!
S.Hele senin alnından öpeyim ’
K. Öp bakalım, kaba dayı!
S.(öper)Sen sahiden baba yiğit imişsin.
K.Oldukça.
S.Bana baksan a, dayı!
K.Söyle bakalım, Mısır boğdayı!
S.Sen ne iş yapıyorsun bakayım?
K. Boş gezenin boş kalfası.
S.Kayıkçıların filikası mı?
K.Evet, filikası.
S.Demek ki hiç bir işte değilsin öyle mi ?
K. Değilim; fıkaralık müşkül.
S.Vakıa doğru söylüyorsun amma, meşhur meseldir: “İt sürü de para kazan!” derler.
K. Bari, ben seni sülükleyim de para kazanayım!
S.Beni dinle! Sen bu mahallede bekçilik edeceksin.
K.Ekmekçilik mi?
S. Sana ayda beşyüz kuruş, üstüne başına yaparım.
K. Ben senin üstüne başına yaparım.
S. Şimdi sen eve gider,üstünü başını değiştirirsin. Buraya iki karı taşınmış, onları gözetliyeceksin içeriye adam almasınlar.
K. Orası kolay.
S. İçeriye adam alırlarsa gelip beni bulmalı bana haber vermeli.
K. Sizi nerede bulacağız?
S. Mandırada,
K.Koyunları mı muhafaza edersiniz?
S. Göreyim seni!
K.Bir aylık peşin verirsiniz?
S.Al bakalım! (Parayı verir gider.)
K.Ben de eve gideyim! (Gider.)

Bana baksan a, abla!
K.karısı (içeriden).Ne var? Ne istiyorsun?
K. Yukarıda bir külah vardı, bana versen e!
K.k.Al bakalım!
K.Benim bir sopa var, nerede?
K.k. Aşağıda duruyor.
K. Buldum. Bir de büyük bir bel kuşağı vardı.
K.k. Al bakayım! Hesapça sen böyle ne oluyorsun?
K. Mahalle bekçisi.
K.k. Edirne kapısının ekmekçisi mi?
K. Hayır, Zeyrek fırınının kürekçisi. Bekçi bekçi!
K.k. Şaşarım kedilerin çamaşır yıkamasına.
K. Vay. kediler çamaşır yıkıyorlar mı?
K.k. Sen kendini muhafaza edemiyorsun da başka yeri muhafaza edecek gözetliyecek, heyhat.
K. O senin bileceğin şey değil. — Sokağa çıkalım!

(Elinde sopa, başında külah. perdeye gelir.) A canım, bekçi verelim ; etli, peynirli, sade ekçi!
Zenne. (içeriden).Gündüz de bekçi dolaştığını bilmiyorum.
Cemalifer. Galiba, efem, aylık toplıyor.
K.Vay köpoğları, mâna verdiler! Bekçi, etli, peynirli, sade bekçi!
Z. Kız, Cemâlifer.
C.Efem!
Z. Ortalığı topla, sil, süpür! Yakında bize misafir gelecek.
C. Siler süpürürüm efem!
K.Bekçi geldi.(Kapıyı çalar.) Bekçi!
C. (içeriden) Ne istersiniz Efem?
K.Hanımı isterim.
C.Hanımı ne yapacaksınız?
K.Hanımda alacağım var, hanımdan istiyeccğim.
C.Canım, hanıma söyliyeceğinizi bana söylüyebilirsiniz. Verecek bir şey ise ben de veririm.
K. Bekçi aylığı.
C.Biz, buraya geleli daha bir hafta olmadı; aylık nasıl istiyorsun?
K.Aylık vermezseniz haftalık verin!
C.Hafta da olmadı.
K.Gündelik verin!
C.Mademki gündelik istiyorsun, bozukluk yok; akşam gel de erken gelme; bir az geç gel, ben sana veririm.
K.Eksik olma, Camcı Lüfer kalfa!(Gider.)

(Şarkı ile Karagöz tarafından Çelebi gelir, Zenne, karşılar.)

Şarkı Kast

Zümre-i huban içinde pek beğendim ben seni,
Cismime can ittihaz ittim, efendim, ben seni.
Ruha teşbih eyledim, ey serbülendim, ben seni.
Nakarat: Cismime can ittihaz ittim, efendim, ben seni.
Arızındır gülsitan-i hüsnünün verd-i teri,
Kametindir saye-i bağ-i melâhat ar’ari,
Cevher-ı kân-i letafettir vücudun, ey peri!
Eyzan.

Zenne.Vay efendim, uğurlar olsun!
Çelebi.Allaha emanet olun efendim!
Z.Böyle güzel şarkılar okuyarak ne tarafa teşrifiniz?
Ç.Sizleri aramağa çıktım.
Z.Acaba inansam mı inanmasam mı?
K.Ben de şurada yuvarlansam mı yoksa yuvarlanmasam mı?
Ç. Neden inanmıyorsunuz? Bir kaç defa yalan mı söyledim size?
Z. Estağfurullah, yalan söylemediniz.
K. Sarhoşun kulakları çınlasın.
( Buyurun gidelim devlethanenize.
Z.öyle birdenbire olmaz.
Ç.Ya nasıl olacak?
Z.Bu eve yeni taşındık ; arkamızda kolcu da var.
K.Vay köpoğlu karı, nasıl anlamış? Kurnaz şey!
Ç.Nasıl edeceğiz?
Z.Siz gidersiniz, yarım saat sora gelirsiniz, “nalın çivisi” dersiniz, ben size kapıyı açarım.
K.(içeriden).Vay köpoğlu! “Çivi” yi işittim amma, ne çivisi?
Ç. Başüstüne!(Giderler.)
K. (perdeye gelir). Bekçi verelim, çivili bekçi, alık ekmekçi, bekçi! (Dolaşır.) Etli peynirli bekçi, boş küfeli ekmekçi (Zennenin kapısının önüne gelir.) Çivi!
Z.Ne çivisi?
K.Ya. orası var. Çivi!
Z.Herif, ne çivisi?
K.Karfıçe çivisi!
Z.Değil.
K.Lofça çivisi!
Z.Değil.
K.Temel çivisi.
Z.Değil.
K.Kaplama çivisi!
Z.Değil.
K.Bağdadi çivisi!
Z.Değil.
K.Kalmadı çivilerin gerisi!
Z.Değil.
K.Elbette çivilerin birisi.
Z.Değil.
K.Deminki bey efendinin hiç tutmıyor gerisi!
Z.Kapının Önünde rezaletin lüzumu yok. Defol!
K.Ne tef olunun ne de dümbelek. Kapıyı açmalı yoksa karışmam. Bu akşam baltayım size!
Z.(gülerek).Ha ha hay! İster balta ol ister satır!
K.Yarım saat sora gelecek tayına katırı içeriye alırsanız o zaman görürsünüz!
Z.Ben kimseyi içeriye almam, seni de almam.
K.Ben de kapıdan sürüştürür giderim.(Gider.)

(Şarkı ile Çelebi gelir,)

Şarkı Hüseyni Aşıran

Teşrifini özler canım.
Bilmez misin, ey sultanım,
intizara yok mecalim.
Nakarat:Bilmez misin, ey sultanım?

Buyur, bezme eyle kerem!
Yanar aşkım dembedem.
Tarz u tavrın vasfidemem.
Ey zan.

(Şarkı biler. Çelebi usul usul gelir.)

Çelebi. Kimse görmesin bari!
K.(pencereden). Öhö, öhö!(öksürür.)
Ç.Birisi öksürüyor, yavaş yavaş gitmeli,
K.(öksürür).Öhö. öhö!
Ç.Nasıl edeceğiz? — Çenen tutulsun!
K.Senin tutulsun, koca tayıncı.
Ç. (usul usul Zennenin evinin önüne gelir).Kimse bakıyor mu aceba?
K. (öksürür). Öhö, öhö!
Ç. Vay, müsteski herif, geber!
K. Sen geber, inek!
Ç. Nasıl gelirse gelsin! ”Nalın çivisi!” (içeri girer.)
K. Oğlan içeriye girdi. Varan dalya bir! (Perdeye gelir.) Bekçi verelim bekçi! Abdal değilim amma ne yapayım? Bekçi!
Z. Bey efendi, kapının önünde dolaşıyor ahmak bekçi.
Ç. Varsın dolaşsın budala herif.
K. Ben ikinize de gösteririm ben ahmak mıyım yoksa kurnaz mı.
Z. Efendim, muhabbetimize bakalım.
Cemalifer. Bey efendimiz, eyisiniz inşallah?
Ç. Eksik olma, Cemalifer kalfa!
K. Eksik olma, Lüfer kalfa! Sana da gösteririm baba toriği. (Zennenin, kapısını çalar.) Kapıyı açın!
Z. Herif, ne istiyorsun?
K. Aylık!
Z.Daha ay başı olmadı, Ay başında beni gör!
K.Ay başında seni göremem.
Z.İki aylık bir araya gelsin, o zaman al!
K.İki ayı hır araya gelirse içerideki bey efendi ayıları oynatır.
Cemalifer. Canım, kapının önünde durma, balta mısın?
K. Balta değilim, baltanın sapını göstereceğim size.
Ç. Canım efendim, sormak ayıp olmasın amma, kim ile konuşuyorsunuz?
Z. Efendim, abdal bekçi ile,
K. Ben size abdal bekçi ile kurnaz ekmekçiyi göstereceğim.
Ç. Siz hiç sesinizi çıkarmayın! Dırlanır dırlanır gider.
K. Ben dırlarsam sen de zırlarsın, bey efendi! Eve gider pencereden gözetlerini.(Gider.)

( Şarkı ile Tiryaki gelir.)

Fesleğen ektim ..

Zenne. (karşılar). Vay, sefa geldiniz, Nokra Çelebi!
Tiryaki.Sefada daim ol, iki gözüm’
K.(pencereden), Ulan, şu ne? Bak! İki ayağı da çukurda hâlâ zendostluktan geri kalmıyor.
Z. Nereye teşrif?
T. Nereye olacak? Sizin devlethaneye.
Z.Parola ”Bursa şeftalisi”. Yarım saat sora gelin ! (Gider.T. de gider.)
K. ”Şeftali“yi anladım amma, ne şeftalisi? (Aşağıya gelir Zennenin evinin önüne.) Şeftali!
Z.Herif, ne şeftalisi?
K.Tüysüz şeftali!
Z.Değil.
K.Tüylü şeftali!
Z.Değil.
K.Yarma şeftali!
Z.Değil.
K.Çürük şeftali.
Z.Değil.
K.Aç kapın, al beni içeri!
Z.Herif, rafta kurabiye var amma, sana göre değil.
K.Ben sana kurabiyeyi pastayı gösteririm. Ben de Karagözsem, bu gece bu eve girerim!(Gider, Tiryaki gelir.)

Tiryaki. (usul usul evin önüne gelir)…”Bursa şeftalisi”
Z. Buyurun.(İçeriye alırlar.)
K.Bursa şeftalisi imiş! Dünyada saymadık bir şey bırakmadım. Ya eve gireceğim ya bu gece Öleceğim!

(Gazel söyliyerek Ak Arap gelir,)

Befta hindi…

Ak Arap.Gele gele geldik burda, ‘agab bizim khanumlar nerde?
Z. (gelir) Vay, Hacı Kandili! Safa geldin!
K. (pencereden bakar).Vay, Haci Kandil, safa geldin! Hani senin şamandıran, fitilin, yağın? Yağ da pahalı!
Arap. Safa bulduk, iki gozum!
Z.Çoktan beri gözükdüğünüz yok.
A. Biz hurda değildik, dişari gittim, Halab, Bağdad, Basra, Şam.
Z.İş zimmetinde mi gittiniz?
A. Evet, ganim, gene gidejeğim Şama.
Z.Bizi burada bırakacak mısınız?
K.Hanım efendi, sen de Arabın arkasından taşağıma kadar git!
A. Biz geldi, şimdi sen işeri alajak.
K.İçeri almazsa dışarda kalacak!
Z.Parola: ”Mürdüm eriği”. Ben gidiyorum; yarım saat sora gelin!
(Gider.)

K. (içeriden).Vay, köpoğlu! ”Eriği” işittim amma, ne eriği?(Perdeye gelir.)Erik!
Z.Ne eriği?
K.Türbe eriği!
Z.Değil.
K.Dut eriği!
Z.Değil.
K.Bardak eriği!"
Z.Değil.
K.Çakal eriği!
Z.Değil.
K.Kayısı eriği
Z.Değil.
K.Aynaya bakan eriği!
Z.Değil.
K.Beyefendinin deliği
Z.Değil.
K.İçeriye girersem gör şenliği!
Z.Defol kapıdan!
K.Ya, öyle mi? Ben de bu akşam size neler yapacağım! (Gider, Ak Arap gelir)

Arap. Şimdi gider kapunun onunda barola söyler girer. (Kapının önüne gelir.) ”Mürdüm eriği!”
Z. Buyurun efendim !(İçeriye alırlar.)
K.Vay köpoğlu! Mürdüm eriği imiş!(Perdeye gelir.)Ey hanım efendi, insafa gelmiyecek misin?
Z. Ne istiyorsun, Karagöz?
K.Sana malûm benim istediğim.
Z. Ben seni içeriye alırım amma, sen sululardansın, senin meclisinde bulundum. Bir kaç kadeh içer içmez başlarsın sulanmaya.
K.Beni sana fesleğen saksısı diye kim söyledi? Neden sulanıyorum?
Z. Gel bakalım!
K.Aşk-ı yaran, muhabbet-i canan! Ben de gittim ferc-i ziba ile kûn-u billûre temasa!(İçeri girer.)
Hepsi birden.Sefa geldin. Karagöz!
K.Sefa bulduk, merkavid zamparalar!
Çelebi.Karagöz, şöyle otur bakalım!
K.Rakı yok mu. rakı?
Z.Var efendim.
K.Ne var?
Z.Rakı, konyak, apsent, iksir, venşo, kakao, bermut, oltom, viski,şampanya, bordo, pismark, rom.
K.Ulan, bu kadar işret Avram Papinin meyhanesini geçmiş ! Beye bir kakav ver!
Ç.Ben işret kullanmam.
K.Sen kullanmazsın amma, ben seni kullanırm. Hanım, bana bir rakı ver!
Z.Buyurun efendim!
K.Ben meraklıyım, bardağı yıkadın mı? Yıkamadmsa çalkala da öyle ver!
Z.Yıkadım.
K.Meze ne var?
Z.Balık tavası, midye dolması, lüfer ızgarası, sığır dili, havyar ezmesi, turşu balığı, elma, armut, üzüm, kavum, karpuz, incir.
K. Meyvahoş ile Kabagöt’ün lokandası buraya gelmiş! Oğlum, bir şeftali ver, tüysüz olsun!
Ç.Buyurun baba!
K.Soy da ver!
Ç.Buyurun!
K.Sen bana bir tek daha versen e!
Arap.Ganim, şok oldi!
K.Hacı Kandil misin nesin? Sen öyle her şeye karışma, sora senin şamandıranı bir tarafa, yağ şişeni bir tarafa karma karışık ederim!
Z.Buyurun !
K.(içer). Eksik olma! Bana bir tek daha ver!
Tiryaki.Canım, çok oluyor!
K.Sinnine hürmet, afyuni baba, sen sus!
Z.Buyurun!
K.(içer).Bir meze verin!
Z.Ne mezesi vereyim?
K.İncir.
Z.Buyurun!
K.Sen bana bir tek daha ver!
Ç.Karagöz, çok oluyorsun!
K.Sen karışına, eblcmçüş beyim!
Ç.Karagöz, kendine gel, sora çekerim altı patları!
K.Yerli ise, para etmez. Altı patlar çekeceğine, burnunu çek!
Z.Buyurun!
K.(içer).Mani meze?
Z.Ne vereyim meze?
K.Tuzlu bir şey!
Z.Buyurun turşu balığı!
K.Ver bakalım ( K. bir az keyif olur.) Oğlum, haydi, bir şey oku, oku oku, köpek boku!
Ç.Baba, edepsizleniyorsun!
K.Haydi, bir şey oku!
Ç.Sana bir mani söyliyeceğim.
K.Söyle bakalım
Ç.(mani söyler).Ben-diken bend iken!
Anası gül, kızı gonca, ara yerde ben diken.
Nasıl sana meylitmeyem başım sana bend iken?

K.(keyif haliyle) Yaşa oğlum, bin yaşa! (Eliyle cama vurur, cam kırdır.)
Ç.Baba, sulandın.
K.(sarhoş olur).Bir mani de ben söyliyeceğim.
K. Zarıma zarıma!
Düşeş attım, dübeş çıktı zarıma.
Eğer sarhoş gelirse, sıçacak mezarıma.
(Nâra atar:) Haydi imanım kardaş, miskin yoldaş!
Z.Karagöz, bağırma!
K.Bağırdığım vakit ne olacak? (Bir tekme ahır, sofrayı devirir.)
Hepsi birden.Canım, bu ne rezalet! Ne sulu herif bu!

(Şarkı ile Matız gelir.)

Bir güzelin sevdası var başımda.

Sarhoş.Hey gidi yiğitlik hey! Ulan, bizim bekçi nerede? Meydanda yok. Acaba evinde mi?
K.(içeriden sesi gelir).Ulan, doğru oturun!
S. Anlaşıldı. Biz mahalleye bekçi komamışız, kerhaneye hizmetçi komuşuz.
K.Siz bana bir tek daha verin!
S.Kediye peynir tulumu emniyet ettik (Evin önüne gelir.)Ulan, açın kapıyı bakayım!
Z.Buyurun efendim!
S. (içeriye girer). Kim var orada?
K. Kimi isterseniz hepsi var.
S. Ulan, hepiniz siktirin gidin! (Hepsi gider.)
K.Ya kovulduk, öyle mi? Ben de bir kaç tane cesur arkadaş alayım da geleyim! (Gider.) Bana baksanız a arkadaşlar!
Bebe Ruhiler. (bir ağızdan içeriden).Ne var, Karagöz, ne istiyorsun, söyle!
K. Şu karşıki eve birisi girdi. Göz göre pezevenklik olamaz; hepimiz birden gidelim şunu dışarı çıkaralım.
Hepsi birden.Çıkaralım, çıkaralım!
K. (merkebin üstüne biner, arkasında Bebe Ruhiler gelirler perdeye). Şimdi ben gürültüyü yapanın. Haydi bakalım, Sarhoş musun nesin, kapının Önüne gel, baba it sen!
S.Mahalleli mi gelmiş?
A. Sen aşağıya gel de muhallebiyi sütlâcı görürsün!
S.(gelir), Ulan, ne istiyorsunuz bakayım?
K. Ne istiyeceğiz? Seni o evden dışarıya edeceğiz.
S. Bu sene Sarıyere mi gideceğiz?
K. Bak, sarıyere mi yoksa kırmızı yere mi anlarsın.
S. Ne demek istiyorsunuz?
K.Türkçesi: Seni o evde oturtmuyacağız.
S. Öyle İse. benim silâhıma cevap ver!(Bebe Ruhiler kaçar.)
K. Ben şimdi sana gösteririm! (Arkasına bakar, kimse yok. Merkepten iner.) Buyurun efendim!
S. Nereye buyurun ?
K. İşkembe çorbasına!
S.Deminden hava böyle değildi, değişti.
K.Poyrazdı, lodosladı. Yayan gezemezsiniz diye merkep getirdim.
S. Ulan kerata! Sana mikdarını bildirirdim amma, edene etmek her kişinin kârıdır, edene etmemek er kişinin kârıdır. Defol şuradan! Gözüm görmesin seni! (Giderler.)

(Hacivad Karagöz gelirler, oyun tamam olur.)